Gönüllü muhbirliğin sonu
Günümüz istihbarat birimlerine “sizin için en tehlikeli insan kimdir, kimi ya da kimleri birinci derecede tehdit olarak görürsünüz” sorusu yöneltilse alınacak yegâne cevap, elindeki akıllı telefonu göstererek “bu ve bunun gibi cihazları kullanmayan kişi ya da kişiler” cevabı olacaktır.
Akıllı cihazları kullanmayan kişinin sıklıkla gittiği mekânları, görüştüğü yakınlarını, ilgi gösterdiği konuları ve hatta ürpertici biçimde ev içi özel yaşamını bilme imkânı zorlaşır. Onu takip etmek için, geçmişte olduğu gibi, ekstra zahmetlere katlanılması gerekir. Ortam dinlemesi, fiziki takip vs...
Halbuki akıllı cihazların kullanımı, gizemi ve gizlenmeyi engelleyerek denetim ve gözetimin önünü açar. Elbette bu engellenen gizem ve gizlilik akıllı denen cihazı inşa eden üst akıl için bir anlam ifade eder. Zira bilgi akışının mecrasını o belirler, akıllı cihaz gerçekte kimin aklıysa ona takip ve kontrol imkânı bahşeder. Bahşetmenin ana sponsoru/bağışçısı ise ilginç bir şekilde mağdurun/nesnenin bizatihi kendisi olur.
Bugünün geçmişten farkı; sömürücülerin baskı, zor ve dayatma yerine algı yönetimi ve manipülasyon silahını kullanarak rızayı üretmesidir. Kapitalist sistem rızayı da üretilen bir nesne haline getirmiştir yani. Üretilen rıza; adı üstünde gayri iradi bir niteliktedir. Hâlbuki rıza, gönülden olduğunda bir anlam ifade........
© Milli Gazete
visit website