Ahlaksız toplum kimin ürünü?
Ahlaksızlığa dair o kadar çok şey ile karşılaşıyoruz ki her gün, toplumun, ne zaman ve nasıl bu denli büyük bir dejenerasyonave ahlakî yıkıma maruz kaldığını sorgulamaktan alıkoyamıyoruz kendimizi. Sadece bulunduğumuz ilde ya da ilçede değil; yaşadığımız mahallede, yürüdüğümüz sokakta, hatta oturduğumuz sitede bile bazen ahlaksız olayların yaşandığına istemeden de olsa üzülerek denk gelebiliyoruz. Ahlaksızlık o kadar çok yaygın hale gelmiş ki bu tür bir olay ile karşılaştığımızda kanıksanmış bir tutum sergileyebiliyoruz. Arşivler ahlaksız örneklerle dolu! Basın ve medyaya baktığımızda, nutkumuz tutulacak, bizi derinden sarsacak, ruhumuzu ve vicdanımızı yaralayacak örneklerle karşılaşırız. Düzeltmeye çalışmak istesek de elimiz uzanmıyor, gücümüz yetmiyor, çaresizliğimiz sessizliğe doğru itiyor bizi bazen. Sessiz kaldıkça ahlaksız eylem ve davranışların sayısı artıyor, tepkimizi ortaya koyduğumuzda ise işin ucu bize de dokunuyor, çamur bize de sıçrıyor, ahlaksız eylemlerin ateşi bizi daha çok yakmış oluyor.
Bir parçası olduğumuz toplum içinde, etrafımızda bu ahlaksızlıklardan dem vuranların sayısının çokluğu, sesini çıkarmayan ve etliye sütlüye karışmayan insanların sessizliği ile birleşince nereden nasıl düzelteceğimize dair de kafalarımız karışıyor. Sorgulamadan edemiyor insan; nasıl toplum olarak bu hale geldik? Gün geçtikçe dejenere olan, ahlakî değerlerinden uzaklaşan, yozlaşan bu toplumunasıl düzelteceğiz? Bozuk bu düzen içerisinde ebeveynlere ve eğitimcilere ne gibi sorumluluklar düşüyor? Bu bozuk üzenin, olumsuz vakaların, ahlaksız olayların en büyük........
© Milat
visit website