Anglo-Amerikanlar, üç masa ve çelişkiler...
3 Eylül günü yazdığım makalenin başlığını biraz da muziplik olsun diye “Önce ikili, sonra üçlü en son da grup” diye koymuş, Kıbrıs’ta olası bir müzakere sürecine dair tespitlerde bulunmuştum.
Elbette müneccim olduğumu iddia edemem zira bir müzakere süreci ortaya çıkacaksa bunun nasıl olacağı az çok belliydi.
Nitekim Genel Sekreter Antonio Guterres önce yıllık olağan toplantılarında her iki liderle görüştü. Ardından geçtiğimiz 15 Ekim’de üçlüsünü çağırdı ve orada da tarafları ‘genişletilmiş’ bir ‘çok taraflı’ toplantıya geçmeye ikna etti. Yani benim muzip tanımlama bir yerde gerçek oldu!
Şimdilerde gündemimiz New York üçlüsünden çıkan genişletilmiş toplantı ve yine ona paralel devam edecek olan iç konularla ilgili adımların atılacağı liderler toplantısıdır.
Bu makalenin akşında, ilk anlatacağım şey, Tatar ve Hristodulidis’in önümüzdeki günlerde yapacağını tahmin ettiğimiz kapılarla ilgili toplantıdır.
Geçtiğimiz gün, son bir aydaki üçüncü toplantısını yapan Rum Ulusal Konsey’inden sonra basına açıklamalarda bulunan Rum Sözcü Konstantinos Letimbiotis, kapılarla ilgili toplantının önümüzdeki günlerde yapılacağını söyledi.
Letimbiotis’in ifadelerine göre, kendileri açısından oldukça memnuniyet verici bir şekilde sonuçlanan New York üçlüsünün iki sonucundan birisi olan kapılar meselesinde, Rum tarafı, Haspolat kapısına karşılık, ya Koççina (Erenköy) ya da Piroi kapısının eş zamanlı olarak açılması istemektedir.
Bizim Cumhurbaşkanlığına yakın kaynaklardan aldığımız bilgilere göreyse bu toplantının tarihiyle ilgili henüz net bir bilgi yok ancak ekipler detaylar üzerinde istişare çalışmalarına devam etmektedir. Yani Tatar ve Hristodulidis’in yoğun programlarına göre ayarlamalar yapılacak.
Fakat bu noktada, yine geçtiğimiz gün Kıbrıs Postası’nın yayınına konuk olan Ersin Tatar’ın, bu konuda Haspolat kapısının faydalarından bahsedip, “bu kapının her iki topluma çok faydası olacak” deyip de Rumların karşılığında istediği kapılardan hiç bahsetmemesi dikkatimi çekmiştir.
Yani Ersin Bey ne murat ediyor bilmiyorum ama “kapıya-kapı” formülü dışında herhangi bir formülün hayata geçmeyeceğini herhalde kendisi de biliyordur diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu işten bahsederken, Rumların yaptığı gibi karşılaştırmalı konuşsa daha iyi olacak.
Bilindiği üzere gelmiş geçmiş Cumhurbaşkanları içerisinde hiçbir başarısı olmayan yegane kişi kendisidir. Şu ana kadar görev yapan -Rauf Denktaş’ı ayrı bir yere koyarak söylüyorum-başkanlar içinde herhangi bir kapı açamayan kişi de kendisidir. Bu durumda bu kapının açılması en çok ona........
© Kıbrıs Postası
visit website