Klasik olana dönüş…
“Gençleri seviyorum, fakat canım şiir okumak isteyince Bâkî Efendi’yi açıyorum,” der Tanpınar, “Yeni Edebiyat Cereyanına Dair” başlıklı yazısında. Bu ifade edebiyatımızda en esaslı modern atılımları yapmış birisi için çelişkilerle örülmüş gibi görülür. Hatta gününü okuyamamış bir ruhun birden sürçmesi diye de yorumlanabilir. Gerçi sonradan ortaya çıkan mektuplar, günlükler, anılar Huzur yazarının bu keskin yorumunu biraz gölgeler. Gençlerden o denli uzak kalmadığı gibi onlara içlendiği bile söylenebilir. Yaşlanmanın gölgesinde üşürken her şeyin genç olanına gönül düşürür hep Tanpınar. Bununla birlikte içimizde zaman zaman parlayan ve o güne kadar fark etmediğimiz yönlerimizi aydınlatan tarafları yok mu klasik olana dönüş isteğinin? O, bu sözüyle farkında olmadan pek içkin bir tarafımıza istemeden ışık tutmaz mı?
Gününden sıkılmak sıklıkla görülen bir ruh hâli. Kendi bağlamında haklı gerekçeleri var bu hissin. Nice yerli yerini bulmuş, durmuş ve oturmuş şey düzeniyle bizi tedirgin eder. İçimizde düzensizliğe doğru çalışan bir iştiyak daima gövermeye hazır bekler. Tıpkı gençlerin klasik olanlara, geçmişe, geleneğe göz kırpanlara mesafeli kalmaları gibi belli yaşa gelmişler de gençleri okumakta gecikebilirler. Elbette gençler tabiatları gereği başta klasik olan pek çok şeye karşı dururlar. Sanki salt literatür tarafından yükselen etkiyle değil, içten gelen bir itkiyle yaparlar bunu. Kişi sadece yaş aldıkça, dönüşümlerin eşiğine oturdukça mı hisseder klasik olana dönüş ihtiyacını? Bir kere lezzeti dimağa yerleşti mi bir daha yeri doldurulamayan anne reçelleri........
© Karar
visit website