Kral Süleyman’ın nükteli vesveseleri
Hz. Süleyman’ın Kıssasında “bilgi” kelimesi önceliklidir; o, Allah’ın sadece ona tahsis ettiği eritilmiş bakırı, rüzgârın kontrolünü, kuş dilini konuşmayı, şeytanları ve cinleri kendi işine koşmayı, şükrüne yani bu nimetleri Allah’tan bilmeye, sonra arzuladığı fiilleri Allah’ın verdiği bilgiyle gerçekleştirmeye sebep sayar.
“Cinlerden bir ifrit, ‘Sen makamından kalkmadan önce ben onu (Sebe melikesinin tahtını) sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter, ben güvenilir biriyim’ dedi. (Bu konuya dair) kitaptan bir bilgisi olan ise, ‘Ben onu sen göz açıp kapayıncaya kadar getiririm’ diye cevap verdi. Süleyman, tahtı yanı başına yerleşmiş olarak görünce şöyle dedi: ‘Bu, şükür mü yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınayan Rabbimin bir lütfudur. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, kerem sahibidir.” (Neml, 27/39-40)
Hz. Süleyman’ın şahsında nimet – bilgi – şükür ve imkânın ilişkisi hakkında Kuşeyrî el-İşârât’ında şu örneği verir:
“Ama sizi çağırdığım zaman beni reddettiniz. / Elimi uzattım, umursayan olmadı. / Duymazlıktan geldiniz bütün öğütlerimi, / Uyarılarımı duymak istemediniz. / Bu yüzden ben de felaketinize sevineceğim. / Belaya uğradığınızda, / Bela üzerinize bir fırtına gibi geldiğinde, / Bir kasırga gibi geldiğinde felaketiniz, / Sıkıntıya, kaygıya düştüğünüzde, / Sizinle alay edeceğim. / O zaman beni çağıracaksınız, / Ama yanıtlamayacağım. / Var gücünüzle arayacaksınız beni, / Ama bulamayacaksınız. / Çünkü........© Haber Vakti
visit website