Sömürgecinin kâbusu: Kaledonya Bakü’ye niye selam verir?
Fransız sömürgeciliğinin yıldızları bir bir sönüyor. Hepsi de Emmanuel Macron dönemine denk geldi. Finans-kapitalin parlak çocuğu. Ne talih ama!
Afrika’da oluşan darbe kuşağında Fransızların hesabına kapının dışına itilmek düştü. Mali, Burkina Faso, Orta Afrika, Çad ve son olarak Nijer’deki askerlerini çekmek zorunda kaldı. Fransız siyaseti yükselen dalgayı Rusya ve Türkiye gibi ülkelerin kışkırtıcı politikalarına bağlayarak işin kolayına kaçtı. Bunlar ertelenmiş hesaplaşmalar. İç ve dış koşullar el verince ortaya çıkmazı kaçınılmaz. Cezayir’le de eski defterler yeniden açıldı ve restleşmeler bitmiyor. Élysée Sarayı, Sahra Altı’ndaki nevzuhur Fransız karşıtlığına etkili yanıtlar vermekte zorlanırken bir de eski bir sömürge toprağı iken ilhak edilmiş Yeni Kaledonya’da isyan patlak verdi.
Eski usul zorbalık bu çağda kendini çok ele veriyor; müzakereye dayalı hileli yöntemler de sorunu bir süreliğine baskılamaya yetiyor. Fransa yerlilerin bağımsızlık arayışını üç referandumla atlattığını düşünüyordu. Fransa yerleşimciler lehine yerlilerin pozisyonunu aşındıracak ve 1980’lerde başlayan dekolonizasyon sürecini tersine çevirecek bir yasal düzenlemeye kalkışınca 4 Mayıstan itibaren öfkeli bir “Hayır” yükseldi. Bir de Ermenilere desteğin intikamını alan Azerbaycan başta olmak üzere Türkiye, Rusya ve Çin’in isyanın arkasında olabileceğine dair spekülasyonlar devreye sokuldu. ‘Yerli öfkesi’ ve ‘kanuni güç’ arasındaki çelişkiler üzerindeki tozları atan ‘apartheid sendromu’nu andırıyor.
***
Yeni Kaledonya, Fransa’dan 17 bin km ötede Güney Pasifik Okyanusu'nda yer alıyor. Hikayesi sömürgecilerin pençesine düşmüş diğer ülkelerden farklı değil. Üçüncü Napolyon’un emriyle 1853'te işgal edilmiş bir takımada. İlk şöhreti, 1864’te ceza kolonisi haline getirilmesinden geliyor. 1987’ye kadar 22 bin mahkum buraya sevk edildi. Paris Komünü sırasında tutuklananlar ya da Cezayir'deki Kabile ayaklanmasında bastırılan asiler dahil. Toprakları gasp edildi; kendileri köleleştirildi ve satıldı. Kalanlar sömürgeci apartheide maruz kaldı.
Burası Fransa için Pasifik’te bir nevi uçak gemisi işlevi görüyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonya’ya karşı savaşta olduğu gibi bugünlerde de Çin’e karşı bilek güreşinde jeopolitik denklemde yer alıyor. 1942-1943'te ABD’nin Güney Pasifik Filosu, Yeni Kaledonya’nın başkenti Nouméa'da üslenmişti. Yerli nüfusundan fazla Amerikan askeri konuşlanmıştı.
İşgalin ardından 1864’te nikel yatakları keşfedildi. Fransa için daha da kıymete bindi. Bugün dünya nikel üretiminde üçüncü sırayı yer alıyor. Gözden çıkarılamayacak bir değer. Fakat bu zenginlik adanın yerlilerine yaramadı. Kendileri ada topraklarının yüzde 10’a denk gelen rezerv alanlarında yaşamaya zorlandılar. Açılan madenlerde çalıştırılmak üzere Vietnam, Japonya, Endonezya, Wallis, Tahiti ve Batı Hindistan’dan işçiler getirildi. Batılı yerleşimcilerle birlikte yerliler iyice azınlığa düştü. Avrupalıların getirdiği çiçek ve kızamık gibi hastalıklar yerlileri kırdı. 1878’de 60 bin olan yerli Melanezyalı (Kanak) nüfus 1921'de 27 bine düştü. Nüfus 1930'lara kadar yerinde saydı.
Yeni Kaledonya 1878, 1917 ve 1976’da yerli isyanlarına sahne oldu. İlk isyanın liderinin kafası kesilip Doğa Tarihi Müzesi’nde sergilenmişti.
1946’da kaderi değişti. Fransız kolonisiyken ilhak edildi. Artık Fransa’nın denizaşırı bölgesiydi. Yerliler vatandaş sayıldı. Ardından rezerv alanlarından çıkmalarına izin verildi. Hareket özgürlüğü, mülk edinme hakkı ve özel medeni durumları tanındı. Oy kullanma hakkı kademeli geldi: Bu hak 1946’da önce 267 Kanak seçkin erkekle sınırlı tutuldu, 1951’de yerlilerin yüzde 60'ına kadar genişletildi. 1953’te kısıtlamalar kaldırıldı.
1976’dan itibaren güçlenen bağımsızlık hareketiyle Fransız ezberi bozuldu. Çatışmalar 1988’e kadar sürdü. Temmuz 1983'te Paris'in bir banliyösünde Jean-Marie Tjibaou liderliğindeki bağımsızlık yanlısı heyet ile Fransa’ya sadık olanların heyeti bir masa etrafında toplandı. Fransa teorik olarak Yeni Kaledonya'nın kendi kaderini tayin hakkını ilk kez tanıdı. Bunun karşılığı vardı: Bağımsızlık yanlıları kendi topraklarında tarihin tek kurbanı olmadıklarını, bunun mahkumlar ve göçmen işçilerin torunlarını da içermesi gerektiğini kabul etti. Bu, olası referandumlarda Paris’in lehine sonucu garantileyen hileli bir durumdu. Beş yıllık bir geçiş sürecinin sonunda kendi kaderini tayin hakkı için referandum düzenlenmesi öngörüldü. 1984’de oldu bittilere karşı Kanak Sosyalist Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin (FLNKS) başlattığı isyan Kanaky Geçici Hükümeti’nin ilanına kadar gitti. Bu arada Fransa’da 1986’da iktidara gelen merkez sağ hükümet toprak reformu adı altında arazilerin üçte ikisini Avrupalılara, üçte birini yerlilere dağıtarak yangına bir kez daha benzin döktü. Fransa’ya sadık olanlar, aralarında Jean-Marie Tjibaou'nun iki kardeşinin de bulunduğu 10 Kanak’ı pusuya........
© Gazete Duvar
visit website