menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Azer Bülbül, Heijan ve Muti’yle düet yapsa nasıl olurdu?

30 1
01.09.2024

Yoksulsanız potansiyel suçlusunuzdur. Ana akım medyada büyük puntolarla adınız ifşa edilir ve ülkenin bütün sorunlarının tek muhatabı kabul edilirsiniz.

Heijan ve Muti’nin birlikte seslendirdiği "Hokkabazlar" şarkısının klibi, kriminalize edilmiş gençlerin haber bültenlerinde iğdiş edilmesiyle başlar. Muti, "Sokaktan geldiğimiz için bu kadar üstümüze gelmeleri…" der. Şarkı akar… Şimdi sıra onlardadır: Haysiyetlerini geri almak için en iyi bildikleri sokaklarda vitesi yükseltirler.

Heijan ve Muti neden tehlikeli oldu? (1) Çünkü sistemin tüm dayatmalarına rağmen kendi sokaklarından çıktılar.

Peki bu çıkış ne anlama geliyor?

Neoliberal düzen, yoksullara bir alan çizmiş ve ötesine geçmeye teşebbüs ettikleri anda yine kendi koyduğu kurallarla müdahale etmeye programlanmıştı. Kentlerde büyük bir uçurum yaratılmıştı; ya yoksul ve suçlu olacaktın ya da zengin ve haklı… Ama hesaba katılamayan bir şey vardı: Sanat…

80’li yıllardan itibaren katman katman yükselen kent yoksulluğu, modern şehirlerin karmaşık yapısı içinde önemli bir sosyal sorun olarak öne çıkar. Bu olgunun en belirgin tezahürlerinden biri, kültürel buluşma mekanlarının da sınıfsal ayrışmaya uğramasıdır. 90’lı yıllarda ekonomik krizlerle, 2000’li yıllarda otoriter rejim ve ona eşlik eden toplumsal kutuplaşmayla perçinlenen derin yoksulluk ve toplumsal dönüşüm, kültür dünyasında da her geçen gün kalınlaşan sınırlar yarattı. Kültürel buluşma mekanları, bu derin sınıfsal çelişkiden nasibini aldı, toplumun tüm bileşenlerinin karşılaşma mekanları olmaktan uzaklaşarak homojenleşti. Aynı olanların aynılarla buluştuğu ve sanatsal kısırlaşmanın yeni bir kabul olarak görüldüğü alanlara dönüştü. Bu mekanlarda toplumsal yaşamın bir parçası olan farklı kimlik ve sınıftan insanların varlığı önce kısıtlandı, ardından yok sayıldı ve düzenin dayattığı tektipleşmiş bir kültür ortamı, ona uyarlı bir “sanat” ortaya çıktı.

Bu tektipleştirilmiş sanatın karşısına biçimini Batı’dan, özünü bu topraklardan alan arabesk rap çıktı. Özellikle yoksul mahallelerde vücut bulan arabesk rap, teknolojinin de imkanlarıyla günden güne yayıldı. Hepimizin gizli saklı dinlediği bir türe dönüştü ve sistem içinde bir........

© Gazete Duvar


Get it on Google Play