Hafızalarımızı tazelememiz lazım. Geçmişte bankerlik döneminde neler oldu? Şimdi de borsada ne oluyor? Neler benziyor, neler ayrışıyor?...

Şimdilerde Borsa İstanbul (BİST) çok revaçta. Hem tasarruf sahibi vatandaşlar ve hem de borsaya yani BİST’e girmede çok istekliler.

Peki, her iki tarafın da bu istek veya iştahı kalıcı mı? Ne olabilir? Vatandaş gerçekten finansal okur-yazar da piyasaya gönlünü kaptırmış mı görünüyor? Ya da birileri oynuyor, vatandaş piyon olarak oyunda yerini mi alıyor?

Bu yazı çerçevesinde konuya dikkat çekmek istedik.

1980 sonrası banker faciasını unutmayalım

Malum 24 Ocak 1980 İstikrar Programı’ndan sonra 1 Temmuz 1980’de faiz oranları bazı sınırlamalar dışında serbest bıra­kılmıştı. Bankerler, bankaların çıkarması­na izin verilen mevduat sertifikalarını pazarlayarak para toplamaya başlamıştı. “Köşe başı bankerleri” denilen kesim ise, mevduat sertifikası bulamadığı için topladıkları para karşılığında kendi çek ve bonola­rını vermekteydi. Ancak daha sonra enflasyonun gerile­diği bir ortamda taahhüt edilen yüksek faiz ödenemeyince köşe başı bankerleri sıkıntılı bir döneme girmişti. Bu arada Hükümetin bir düzenlemesi ve uyarısı da olmayınca frensiz bir umut dalgası etrafı sarmıştı.

Aslında 1981 Temmuz ayı içinde bir Sermaye Piyasası Kanunu çıkarılmıştı; ama kanunda bankerlerin çalışmasını denetleyecek kapsamlı hükümler bulunmamaktaydı. 1982 bahar ay­larında köşe başı bankerlerinden sonra Banker Kastelli ve Meban gibi büyük bankerler de tasarruf sahiplerine anapa­ra ve faiz ödemeleri yapamaz hale geldi.

Resmi kayıtlara göre 135 bin, kaydı tutulmayanlarla birlikte 300 binden fazla insanın parasını kaptırdığı, binlerce insanın bankerlik yapmaya başladığı ve bugünün parasıyla milyarlarca YTL’nin buharlaştığı, intihar ve cinayetlerin yaşandığı bir dönem oldu.

Tabii o dönemin en önemli özelliği devletin net ve bağlayıcı düzenlemeler getirmemiş olmasıydı. Regüle piyasalar olmayınca böyle felaketler yaşandı. Bu arada insanımızın da bu tür maceralara uygun karakter sergilediğini de unutmamak lazım.

Şimdilerin Borsa’da oynama çılgınlığına da dikkat edelim.

BİST diye adlandırdığımız Borsa İstanbul son 1-2 yıldır çok gündemde ve ön planda.

Borsa’da galiba 2023 yılı sonu itibariyle 543 şirket var. Sadece son iki yıla baktığımızda, Borsa’ya açılan şirket sayısı 2022 yılında 40 ve 2023 yılında da 54

Borsa’da hisse tutma süresi ne yazık ki 1 ayın altında yani 28 gün civarında.

İşlem devir hızında Borsa dünyada birinci.

Büyüklük açısından da dünyanın ilk 30 ülkesi arasında.

Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) verilerine göre, 27 Şubat 2024 itibarıyla pay senedi yatırımcı sayısı 8 milyonun üzerinde.

Peki niye Borsa’ya ilgi adeta patladı?...

Bu sorunun cevabını önce Borsa’ya giriş yapan yani kayıt olan şirketler açısından verelim. Bu nedenler şöyle özetlenebilir.

- Türkiye’de çok ciddi finansman sıkıntısı var, bankalara ve finansa ulaşmak zor. Regülasyonlar ve gerçekler doğrultusunda bankalar kredi veremiyor.

- Finansa ulaşsanız da maliyetler çok yüksek. Bankaların uyguladığı faiz döviz kredisinde yüzde 15 ve Türk Lirası kredisinde 60’ın üzerinde. Böyle bir maliyetle özellikle yatırım yapmak mümkün değil.

- Dolayısıyla şirketler akla gelen her türlü alternatif finansman kaynağına başvuruyor.

- Bunlardan birisi de son yıllarda giderek ilginin yoğunlaştığı Borsa’ya giriş çılgınlığı. Bu noktada şirketin içinde bulunduğu sektörün durumu, dünyadaki konumu, karlılığı, şirketin özel durumu öne çıkıyor; ama bakan yok açıkçası.

- Bazı şirketler de kurumsallaşma çabasında bu arayışa girmiş durumda.

- Hatta aile yapısındaki çarpıklık ya da tıkanıklıktan kurtulma yolu olarak da Borsa devrede.

Konunun bir de oyuncu, pay sahibi veya vatandaş tarafı var. Peki, onları ne itiyor Borsa’ya ya da Borsa’dan ne çekiyor? Onun da birkaç gerekçesini sıralayalım.

- Her şeyden önce borsanın çok büyük yerli ve yabancı oyuncuları var.

- Onların sayısı birkaç yüz ile sınırlı.

- Oysa küçük tutarlı hisse alan oyuncuların sayısı milyonlar.

- Ne yazık ki bu oyuncular tehlike altında.

- Zira içinde bulunulan konjonktür ve şirketlerin konumu nedeniyle kalıcı ve doyurucu kazanç elde etmeleri zor ve hatta mümkün değil.

- Üstelik bu milyonlar finansal okur-yazar da değil. Kavramlara, mali tablo bilgilerine hiçbir şekilde hakim değil. Sadece kulaktan dolma bilgilerle hareket etme durumunda.

- Kaldı ki vatandaşımızın risk alma hevesi de bu şekilde tetikleniyor.

Sonuç itibariyle; bugünün borsa çılgınlığı geçmişin banker furyasına benzemesin.

QOSHE - Bugünün borsa çılgınlığı geçmişin banker furyasına benzemesin!... - Nevzat Saygılıoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bugünün borsa çılgınlığı geçmişin banker furyasına benzemesin!...

62 10
08.05.2024

Hafızalarımızı tazelememiz lazım. Geçmişte bankerlik döneminde neler oldu? Şimdi de borsada ne oluyor? Neler benziyor, neler ayrışıyor?...

Şimdilerde Borsa İstanbul (BİST) çok revaçta. Hem tasarruf sahibi vatandaşlar ve hem de borsaya yani BİST’e girmede çok istekliler.

Peki, her iki tarafın da bu istek veya iştahı kalıcı mı? Ne olabilir? Vatandaş gerçekten finansal okur-yazar da piyasaya gönlünü kaptırmış mı görünüyor? Ya da birileri oynuyor, vatandaş piyon olarak oyunda yerini mi alıyor?

Bu yazı çerçevesinde konuya dikkat çekmek istedik.

1980 sonrası banker faciasını unutmayalım

Malum 24 Ocak 1980 İstikrar Programı’ndan sonra 1 Temmuz 1980’de faiz oranları bazı sınırlamalar dışında serbest bıra­kılmıştı. Bankerler, bankaların çıkarması­na izin verilen mevduat sertifikalarını pazarlayarak para toplamaya başlamıştı. “Köşe başı bankerleri” denilen kesim ise, mevduat sertifikası bulamadığı için topladıkları para karşılığında kendi çek ve bonola­rını vermekteydi. Ancak daha sonra enflasyonun gerile­diği bir ortamda taahhüt edilen yüksek faiz ödenemeyince köşe başı bankerleri sıkıntılı bir döneme girmişti. Bu arada Hükümetin bir düzenlemesi ve uyarısı da olmayınca frensiz bir umut dalgası etrafı sarmıştı.

Aslında 1981 Temmuz ayı içinde bir Sermaye Piyasası Kanunu çıkarılmıştı; ama kanunda bankerlerin çalışmasını denetleyecek kapsamlı hükümler bulunmamaktaydı. 1982 bahar ay­larında köşe başı bankerlerinden sonra Banker Kastelli ve Meban gibi büyük bankerler de tasarruf sahiplerine anapa­ra ve faiz........

© Ekonomim


Get it on Google Play