menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Venedik Bienali’nin esintisi Londra’ya ulaştı

57 8
26.04.2024

Bu hafta radarımda İstanbullu sanatseverlerin iyi bildiği Irak kökenli Amerikalı Hayv Kahraman’ın son sergisi ‘She Has No Name/Kadının Adı Yok’ ve Afrikalı sanatçı Yinka Shonbire var.

Geçtiğimiz hafta açılan, Adriano Pedrosa küratörlüğündeki 60. Venedik Bienali’nin teması ‘Yabancılar Her Yerde’.

Bienal, sanatçıların daima seyahat ettiklerini, şehirler, ülkeler ve hatta kıtalar arası hareket ettikleri gerçeğinden yola çıkarak mülteci, göçmen, gurbetçi, sürgün edilmiş, yabancı sanatçıları odağına alıyor.

Bu yıl Venedik Bienali’ne gidemedim.

Ancak Londra’daki sanat etkinliklerini sıkı takip ettim.

Tate Modern’deki Yoko Ono Sergisi’nden sonra -ki kendisi Batı’da yabancı bir sanatçı- yolum Londra’nın en ünlü iki galerisine düştü.

Biri işlerini çok beğendiğim, İstanbul’daki galeri ve sanat etkinliklerinden tanıdığım Hayv Kahraman’nın solo sergisini ağırlayan Pilar Corrias Galerisi, diğeri ayrı semtte tesadüfen içeri girdiğim Goodman Galeri.

Her iki galeri Venedik Bienali’nin bu yılki temasına uygun sanatçıları ağırlamıştı.

Londra’da Venedik Bienali esintisi dememin nedeni bu.

Bu arada uzunca bir zamandan beri Batılı sanat çevrelerinin, projektörü yabancı, mülteci, Afrikalı, Amerikan-Afrikalı, eski sömürge ülkelerinden göç etmiş sanatçılara çevirdiğini not düşeyim.

Geçen yıl ki Venedik Mimarlık Bienali’nde örneğin bu trend açıkça görülüyordu.

Öte yandan sanata yeni bir soluğun, yenilikçi bakışın, yeni yaratıcılık biçimlerinin, büyük oranda yüzyıllar boyunca sömürgeciliğin kahrını çekmiş, savaş ve yoksulluk nedeniyle yollara düşmüş sanatçılardan geldiği bir gerçek.

İSVEÇLİYE BENZEMEK İSTEYEN IRAKLI

İstanbul sanatseverlerinin ve koleksiyonerlerin yakından izlediği bir isim olan Hayv Kahraman 1981 Süleymaniye doğumlu Iraklı Kürt bir sanatçı.

Halen Los Ageles’te yaşayan ve üreten sanatçı 11 yaşında Körfez Savaşı sırasında ailesiyle İsveç’in doğudaki küçük bir şehrine göç etmiş ve mültecilik yaşamı başlamış.

“İsveçli gibi olmam gerektiği fikrine kapılmıştım. Kendi mirasımdan, bana benzeyen insanlardan kaçtım. Siyah saçlarımı sarıya boyadım. Ancak yıllar sonra nelere sırt çevirdiğimi anladım” diyor.

Yirmili yaşlarda yolu sanat eğitimi için Floransa’ya düştüğünde eserlerinin odağında olan açık tenli, kırmızı dudaklı, kara kaşlı ve badem gözlü kadınları çizmeye başlıyor.

Kadınları oryantalist stereotip ile Batı’nın yücelttiği kadın imajının hibridi denebilir.

Ancak bu kadınların güzelliği Kahraman’ın sanatında silaha dönüşüyor.

Kimi zaman göğüslerinin yerinde bomba var, kimi zaman başını çevreleyen pembe saçları bağırsak şeklinde, kimi zaman ise uzuvlar yer değiştirmiş.

Gerçek üstü bu kadınlık halleri, sanatçının göçmenliğe,........

© Ekonomim


Get it on Google Play