Bir hatır meselesi
Madrid’e giden tren bir kere ilk istasyondan geç kalkmış. Her istasyonda da durmuş ve oralardan da geç kalkmış. Sonuçta tren iyice gecikmiş. Yolculardan bir genç adam gelip gelip kondüktöre soruyormuş: Daha ne kadar yolumuz var? Madrid’e saat kaçta varırız? Kondüktör de büyük bir nezaketle cevaplıyormuş. Sonunda dayanamamış sormuş: Nedir bu aceleniz, telaşınız? Genç Adam: “Karım hamile. Doğum için Madrid’e gidiyoruz” demiş ve serzenişte bulunmuş “Ama bu gidişle bu doğum Madrid‘te olamayacak galiba”. Bunun üzerine yaşlı kondüktör “Madrid’e gitmek için son ana kadar niye beklediniz? Niye bu kadar geç kaldınız evladım” demiş. Bu kez genç adam patlamış ‘Biz mi geç kaldık? Ne diyorsun amca, bu trene bindiğimizde karım hamile bile değildi”
Yukardaki fıkrayı yıllar önce Orhan Boran’dan dinlemiştim. Ama buna benzer bir olayı geçenlerde ben yaşadım. En iyisi ben olayı baştan anlatayım.
Şirket telefonunu kendime devredecektim, Eksik bir belge götürmeyeyim diye Telefon Şirketi’ni aradım. “Şu iş için arıyorsanız 1’I, şu iş için arıyorsanız 2’i,….” diye başlayan “Engelli erişim” aşamasını geçtikten sonra bir müşteri temsilcisine erişebildim. Derdimi anlattım, Müşteri temsilcisi gerekli belgeleri söyledi. Sonra da “Bunu kurumsal bir şubemizde çözmelisiniz” dedi. "Hangi şubeler kurumsal?” sorumun cevabını da hemen buldum. Şirketin, devlet kurumu iken, özelleştirme yoluyla soyulmadan önceki dönemde genel müdürlüğün bulunduğu yerde de bir şubesi vardı. Belgelerimi alarak Gayrettepe’ye gittim. Kapıdaki güvenlikçi “Yan bina” deyip beni yandaki ikinci binaya yöneltti.
Çok ferah yerleşimli bir bina idi. Girişte, müşterileri işlerine göre sınıflandıran ve sıra numarası veren bir numaratör vardı. Oradan........
© Ekonomim
visit website