menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye’nin BRICS+’ya üye olmasının ihracatımıza muhtemel etkileri ne olur?

16 0
04.09.2024

Haftaya yeni bir haberle başladık. Bloomberg’ün haberine göre Türkiye BRICS üyeliği için resmen başvuru yaptı. Bu haber gerek ülkemizde gerekse dünya kamuoyunda geniş yankı buldu. Peki, iş dünyası bu konuya ne kadar hâkim? Gelin bu hafta BRICS’i incelemeye çalışalım.

Dönüşen dünyada yeni oluşum ve kavramları sıkça duyar olduk. Son yıllarda dünya gündeminde çokça duyduğumuz oluşumlardan biri de BRICS. Ülkemizde bazı kesimler Türkiye’nin BRICS’e üye olmasını desteklerken kimileri mesafeli, kimileri de kesinlikle karşı.

Bu yazıyı kaleme alırken farklı kaynaklardan makaleler, haberler okudum ve mülakatlar izledim. Türkiye’nin BRICS ’ya üye olması konusunda, “kesin üye olmalı’’ ya da “kesin olmamalı’’ şeklindeki aşırı yorumların çoğunun altında ideolojik farklılıkları gördüğümü belirtmek isterim. Bu grupları “Transatlantikçi’’ ve “Asyacı’’ olarak ele alırsak iki grubun da rasyonel değil politik bakış açıları ile konuyu değerlendirdiklerine şahit oldum.

Yazıma başlarken bir konunun altını çizmek isterim. Bildiğiniz üzere ben bir siyaset bilimcisi değilim. Bu yönüyle sınırlarımı aşmak ve büyük harflerle konuşmak istemem lakin bir ihracatçı olarak kendi küçük penceremden gördüğümü sandığım şeyleri siz değerli iş dünyası temsilcileriyle paylaşmak isterim.

Baştan söyleyeyim bu konuyu resmin bütününü daha iyi görebilmek ve anlatabilmek için iki haftada ele almaya çalışacağım. Gelin önce BRIC nasıl doğdu, kuruluş amacı neydi ve akabinde nasıl BRICS ve BRICS oldu kısaca ona bir bakalım.

BRIC ilk zirvesini 6 Haziran 2009’da Yekaterinburg’da Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin liderlerinin katılımıyla yapsa da BRIC kavramı ilk olarak 2001’de daha BRIC kurulmadan önce Jim O’Neill tarafından Goldman Sachs için hazırlanan bir raporda kullanıldı.

Bu raporda O’Neil 2050 yılına kadar Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in küresel ekonomide lider olma potansiyeline ve küresel ekonominin büyümesine büyük katkı verebileceğine vurgu yapıyordu.

Az önce söylediğim gibi, zirve ilk kez bu rapordan 8 yıl sonra yine BRIC adıyla 6 Haziran 2009’da Yekaterinburg’da kurucu dört üye devlet başkanlarının katılımıyla gerçekleşti. 2010 yılında Seul’de düzenlenen G20 zirvesinde G. Afrika Cumhuriyeti BRIC’e katılmak istediğini dile getirdi, 24 Aralık 2010’da BRIC ülkeleri tarafından gruba resmi olarak davet edildikten sonra da 2011 yılında Güney Afrika üye devlet statüsüne sahip oldu ve grup BRICS adını aldı.

BRICS adı 2023 yılına kadar kullanılmaya devam etti. 2023 yılında Johannesburg’da düzenlenen BRICS zirvesinde Arjantin, Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de BRICS’ e üyelikleri kabul edildi ve alınan bu kararla üye ülke sayısı beşten on bire çıkmış oldu.

Yeni üye ülkelerin üyelikleri resmi olarak 1 Ocak 2024’te başlayacaktı lakin Arjantin’de seçimleri kazanan ABD yanlısı Javier Milei üye ülkelere gönderdiği mektupta, Arjantin Cumhuriyeti'nin 1 Ocak 2024 itibarıyla BRICS'e tam üye olarak dahil edilmesinin mevcut hükümetleri tarafından uygun görülmediğini öne sürerek üyelik başvurusundan resmen çekildi.

Bunun yanında Sudi Arabistan henüz oluşuma resmi olarak katılmadı ancak örgütün faaliyetlerine davetli ülke olarak katılıyor.

Dikkatli bakarsak yeni üyelerin seçiminde bile bir denge politikası uygulanmış gibi. Afrika’da karşılıklı sorunlar yaşayan Mısır ve Etiyopya, diğer taraftan bölgenin iki cephesi Sudi Arabistan ve İran ve bölgenin müstakbel rakipler Sudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri aynı anda üye yapıldılar.

BRICS’ e üye olmak isteyen başta Vietnam, Venezuela, Bangladeş, Belarus, Cezayir, Endonezya, Nijerya gibi ülkeler ise BRICS’ e katılmak isteseler de üyelikleri henüz sonuçlandırılmadı.

6 Haziran 2009’da Yekaterinburg’da yapılan ilk BRIC zirvesinde; küresel ekonominin iyileştirmesinde alınacak rol, küresel finans kurumlarının geliştirilmesi ve kurucu dört üye ülkenin daha çok iş birliği yapması yönünde bazı kararlar alındı. Bunun yanında gelişmekte olan ülkelerin kendilerine nasıl daha çok yer bulabilecekleri de tartışma konuları arasındaydı.

Lakin BRIC’in kurulmasındaki asıl motivasyonun doların hegemonyasının kırılması olduğu biliniyordu. Bu zirve sonrasında BRIC ülkeleri yeni bir küresel para birimine olan ihtiyaca dair beyanda bulundular.

İşin doğası olarak başlangıçta “ekonomik bir birliktelik’’ olarak adlandırılan bu birlik şu anda “Politik bir birliktelik’’ olma yolunda. BRICS’ in amacının “Batı’nın küresel hâkimiyetini dengeleme’’ olduğunu söylersek sanırım yanlış bir yorum yapmış olmayız.

Hali hazırda Batı ile farklı sorunları bulunan Çin ve Rusya’nın yanı sıra uzun süredir Batı’nın yaptırımlarına maruz kalan İran’ın da gruba dahil edilmesi bu endişeyi artırıyor. Soğuk savaş döneminden sonra oluşan tek kutuplu dünyayı yani Batı’yı da en çok rahatsız eden bu gibi gözüküyor.

BRICS çatısı altındaki en önemli kurum Şanghay merkezli Yeni Kalkınma Bankası’dır. Bu bankanın amacı da üye ülkelerin kalkınma projelerine kredi sağlamak olarak belirtiliyor.

Yeni Kalkınma Bankası fikri ilk kez 2012 New Delhi 4. BRICS Zirvesi’nde ortaya atılmış. Akabinde bir yıl sonra G. Afrika’nın Durban şehrinde düzenlenen 5. BRICS zirvesinde IMF ya da Dünya Bankası’na benzer uluslararası finansal kuruluş kurmaya karar vermişler.

2013 Zirvesi’nde bu karar alınsa da Yeni Kalkınma Bankası’nın açılması 2014 yılını bulmuş. Bu bankanın kurulması da grup içinde büyük tartışmalara yol açmış. Nedeniyse yeni bankanın genel merkezinin nerede olacağı ve yük paylaşımının nasıl olacağıyla ilgili anlaşmazlıklar olmuş. Bu nedenle de süreç biraz yavaşlamış.

Benim anladığım kadarıyla; küresel bir güç olma yolunda olan Çin, rol model olarak belirledikleri IMF ve Dünya Bankası nasıl ki........

© Ekonomim


Get it on Google Play