Çiftçi kadınların ilham veren hikayeleri- 2
Türkiye İş Bankası, 15 Ekim Dünya Çiftçi Kadınlar Günü’nde düzenlediği "Kadının Gücü: Geleceğin Tarımı” etkinliğinde çiftçi kadınların ilham veren hikayelerinden 4’ünü dün yazmıştım. Bugün diğer 4 çiftçi kadının hikayesini dinleyelim.
Beyza Aydın(Balıkesir): Ben buraya Cumhuriyet kızı olarak geldim. Ben cumhuriyet kızıyım, Atatürk’ün torunuyum. Umarım benim sesim daha çok kişiye ulaşır ve cesaretli kadınlar üretimde yer almaya devam eder.
Erdek’ten geliyorum. Gıda üreticisiyim. Hayatı altüst edilmiş genç bir kız çocuğunun nasıl altı üste getirdiğini ve başardığını anlatacağım. Uludağ Üniversitesi Ekonometri bölümü mezunuyum.Ailemizin brolier çiftliği vardı. Bölgenin en büyük brolier çiftliği. Aynı zamanda balıkçılıkla uğraşıyorduk. Fakat hayat istediğimiz gibi devam etmedi. Annem ve babamın bizi etkileyen ayrılık süreci oldu. Biz 7 yıl sonra öğrendik ki babamızın Rus bir kadından 7 yaşında bir kız evladı varmış. Öğrendikten sonra hayatımız komple değişti. Rus savaşı bize yaradı diyebiliriz.
Ben buraya batının merkezinden geliyorum. Ama kadın olarak yaşadığımız zorlukların batısı, doğusu diye bir farkı olmadığını anlatmak için geliyorum. Ekonometri bölümünü başarıyla bitirdim ve Kanada Toronto Üniversitesinden yüzde 100 burslu master programı kazandım. Başarılı bir akademi hayatım vardı. Ya annemin yanında olup onu o zor durumdan çıkaracaktım ya da Kanada’ya gidip hayallerimin kariyerini yapacaktım. Tabii ki kalmayı tercih ettim.
Bir işe girip çalışmak istemedim. Bana göre değildi. En parasız kaldığımız dönemde internetten bizim gibi köy hayatı yaşayanların yaptıkları erişte, salça gibi ürünleri satarak para kazandıklarını gördüm. Dedim ki bana göre en uygun iş bu. Arkamdan memur bile olamadı, bir yere giremedi dediler. Köyde memur olan çok önemsenir. Hiç birini dinlemedim.
Annemle hemen üretime başladık. Erişte, soslar yapmaya başladık. İnternet sayfası kurdum. İnstagram hesabı açtım. Natural Kapıdağ adıyla markamı belirledim ve sonra da onun tescilleri ile uğraştım. Benim farkım ticaretin içinde büyümem, ticareti ve pazarı bilmemdi. Sonrasında şirketimi kurdum. Dediler ki gıda üretimi yapıyorsanız evinizde yapamazsınız.
Bu süreçte KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) ile tanıştım, bir köye gittim. Orada çok eski bir köy evi kiraladım ve işe orda başladım. KOSGEB’ten krediler aldım. İşimiz gayet iyi gidiyordu. Ablamı da çağırdım gel birlikte çalışalım diye. Sonra Kaymakam işletmemizi ziyarete geldi. Diğer yetkililerle. Biz onlara bir sofra hazırlamıştık. Çok beğendiler. Dediler ki siz kahvaltı da verseniz. Yanına çay koyarsanız sizin menü zaten kahvaltı olur. Yapabilir miyiz diye başladık. Kaymakam ve belediye başkanı ve yetkililer de bize destek oldu. Biz 4 masa ile kahvaltı vermeye başladık. Sonra iş çığırından çıktı. Her gelen çok memnun kalıyordu. Her gün gelmek istiyordu. Bir yandan da ülkenin her yerine ürünlerimizi göndermeye başladık. İşler yolunda gidince yandaki Çeltikçiler diye bir köy var oraya taşındım. Daha büyük bir yer tuttum üretimi büyüttüm, kahvaltı yerini 4 masadan 8 masaya çıkardım. Şu anda hem Pazarama’da hem de diğer alışveriş platformlarında ürünlerim satışta. Aynı zamanda 6 kadına istihdam sağlıyorum.
Köye ilk taşındığımda köy muhtarı, bazı kişiler üstüme yürüdüler, mobing uyguladılar. Köylerinde böyle şeyler istemezlermiş. Nasıl olur kadınlar burada çalışırmış. Nasıl para kazanırmış, başında erkek yokmuş. Başında erkek yok yapamazsın dedikleri her işi bugüne kadar yaptım. Yıllarca balıkçılık ta yaptım. Ticaretin içinden geldim. Traktör sürüp ekim de yaptım.
Ben 28 yaşındayım TKDK desteği hakkım var. Kırsal kalkınma ile ilgili hibe hakkım var. Yaklaşık 500 bin Avro’luk hibe hakkım var. Fakat toprakların bölünmesi ile ilgili sorunlar yaşıyoruz. Araziler çok bölündü. Burada nasıl üretim yapabiliriz? Nasıl gıda üretebiliriz? Bunları her platformda........
© Ekonomim
visit website