Wenders’in “Mükemmel Günler” filmi mükemmel günleri anlatmıyor
Bu yazıyı, Pınar Öğünç’ün Evrensel gazetesinde dün kaleme aldığı “Hirayama pansumanı, Saito, hijyen ve huzur” başlıklı yazısından aldığım güç ve gönül açıklığının ardından yazabiliyorum. Wim Wenders’in çok ses getiren Mükemmel Günler filmi gerçekten mükemmel günleri mi anlatıyor?
Bu yazıyı, Pınar Öğünç’ün Evrensel gazetesinde dün kaleme aldığı “Hirayama pansumanı, Saito, hijyen ve huzur” başlıklı yazısından aldığım güç ve gönül açıklığının ardından yazabiliyorum.
Wim Wenders’in çok ses getiren “Mükemmel Günler” filmini izlemeye başladığım anda beni yakalayan ve filmin son sahnesinde hala hem aklımın hem kalbimin üzerinde devasa bir fil gibi oturan bir cümleyi incelikle yeni sorulara yönlendirdiği için Öğünç’e teşekkür etmem gerekir.
Filmin daha ilk dakikalarında kendine rutinler oluşturmuş ve “hayatın küçük güzellikleriyle kurulmuş bu rutin içinde yaşamanın mümkün olabileceği” düşüncesini bize geçirmeye çalışıyor gibi duran ana karakterimiz Hirayama’nın kendini dünyadan dışlamış bu halinde bir gariplik vardı çünkü. Bu ne “temizlik işçisi” olarak “düşmüş” bir işi “seçişinde”, ne de sınıfsal olarak uyumsuz görünen zevkleri olmasında, ne de işini severek yaparken gölgelerin arasından süzen ışıkta mutluluk bulabilmesindeydi.
“Hiçbir insan ada değildir” diye başlıyor John Donne’ın “Çanlar kimin için çalıyor diye sorma. Çünkü senin için çalıyor” diye biten şiiri. Bu aynı zamanda, Ernest Hemingway’in klasik “Çanlar kimin için çalıyor” romanının başlığına da ilham olan şiir.
Hem şiiri hem de romanı hatırlatmamın sebebi şu. Kendini çevrendeki çatışmalardan ve başkalarına olup bitenden, o olup bitenlerin yarattığı şeyler dünyasından soyutlayarak bir “güzellikler dünyası” yaratmanın ya da “güzel bir yaşantı” sürmenin olanağı var mıdır diye soruyor bu ikisi de.
Söyleyeyim ikisi de hayır diyor bu soruya. Çevrenizde bunca çatışma olurken hiç çatışmaya girmediğiniz, kavga etmediğiniz, bir yanlış yapmadığınız, kısaca “fail” olup sorumluluk almadığınız bir “rutin” sizi o çatışmanın içine er geç atıveriyor çünkü.
Bir kişinin bir çatışmaya girmeden kişi olması mümkün değil. Güzellik olan, haydi buna ışık diyelim, onun tersi olmadan........
© yetkinreport.com
visit website