Kız koynuna ne koydun ne sakladın bakayım
O koynundaki şeyden yok mudur benim payım
Şöyle yakına gel de dişlerimin izinden
Boynunun çevresine beşi birlik takayım

***
At yüzünü örten ipekli peştemalı
Beline bağladığın o acem işi şalı
Bir kere öpeyim de gerdanının altından
Boynuma olsun varsa bu öpüşün vebali
***
Kınalı ellerini dola boynuma benim
Karışsın birbirine seninle benim tenim
Öyle sıkı sarıl ki can-ü gönülden bana
Görenler sansın bizi sen benim, ben de senim
*** ***
Şimdi arkadaşlar yaklaşık 100 yıllık bu şiirin ''perde arkasına'' şöyle bi inelim mi size zahmet?
Evden, zorunlu alışverişler hariç çıkmamaya başladım artık. Gidersem bi anneme gidip geliyorum. İddia ediyorum, anneye gitmek evden çıkmak sayılmamalı. Yıllar evvel mahkemede Hakim Bey'e dediğimle aynı hesap yani; ''Hayır efendim, biz Kale'de içki içmedik, beraatimi talep ediyorum, içkiyi restoranda içtik, birer bira alıp cila yapmak üzre Giresun Kalesi'ne çıktık. Şu an yargılandığımız kabahatler kanununda cila yapmak diye bi suç yoktur''!
Elbette Bilgi Yurdu'muza ve Millet Bahçemize de her gün uğramamak olmaz. Buralar dışında hiçbi yer benim için Giresun diğildir. Buyurun ardımdan atıp tutabilirsiniz, ben ne dediğimi gayet iyi biliyorum.
Evde oturan adam ne yapar? Bol bol okuyorum tabi.

Sevgili Mustafa Çulfaz ve İhsan Hakyemez abilerimin Allah her konuda gönüllerine göre versin. Bize kazandırdıkları, geçmişin İzler Dergisi ile ilgili kitap ilaç gibi geldi naçiz vücuduma. İki yıldır oku oku bitmiyo bu ve tadına doyulmuyo. Ne güzel bi fikirmiş, eskiden çıkmış 27 sayıyı tekbi kitapta toplamak…
Ve ne kadar anlam kazandı böylelikle, bizim kuşağın sayı no 28'den devam edip, bugün 70. sayıya ulaşması?
Tüm yüreğimle dua ederim, 100 sene sonra da birisi bu minvalde yazsın gazetelere, ne mutlu desin misal, bayrağı taşıdık, 500. sayıya ulaştırdık, ne mutlu!
***
Okuduğum kadarıyla eski İzler Dergisi kadrosunun en aklı başında adamı Dr. Memduh Necdet Bey idi. Nurlarda uyusun, birbirinden güzel pek çok şeyler yazmış zamanında. İnanılır gibi diğil kaleminin gücü. Giresun'un en gözde aydınlarından biri olduğu net!
Fakat; ''Giresun erkeği gudurukluğu'' diye bi kavram vardır dünyada. Patenti ne yazık ki ''şahsıma'' aittir ve daha önceleri de bu konudan nice söz etmişliğim vardır. (Bkz Yeşilgiresun Gazetesi arşivi). İşte saygıdeğer Dr. Memduh Necdet büyüğümüzde bile bu gudurukluk var imiş meğer.
Okudukça çok mutlu oldum, napim başka?
***
İzler Dergimiz ''nerde kalmıştık'' diye çıktığı yola bugün de aynı azimle devam etmektedir.
Yurdun her yerindeki Giresun çocuklarına ulaşmakta, yine yurdun her yerindeki Giresun çocuklarından (ve onların Giresun'u hiç bilmeyen dostlarından) oluşan bi yazar kadrosu taşımaktadır.
Dergimizin 150'yi aşkın abonesi ve 50 civarında dijital abonesi, yurdun ve dünyanın dört bi yanından hiç eksilmeyen destekleriyle bizimledir.
Bazılarının anlamadığını yine anlatayım; İzler bi Giresun dergisi diğildir, yerel ve amatör hiç diğildir. Ama göğsümü gere gere söylüyorum ki, eski benzersiz Giresun'un, Şehr-i Canan'ın evlatlarının dergisidir.
İzler, bi Bab-ı Ali mecmuası ve gazetesi, İstanbul'dan Giresun'daki bayilere nasıl ulaşıyorsa, aynı dağıtım kanalını kullanan bi profesyonel anlayışla bugünlere gelmiştir.
Bazı değerlerden ödün vermeyecektir.
***
Yalnız, şöyle bi tehlike var arkadaşlar. İzler Dergisi'nin 2020 versiyonu da çok değerli aydınlardan oluşmakta. Ama her nasılsa içlerinde en aklı başında olanı benim!!!
Tehlikenin büyüklüğünü düşünebiliyo musunuz?

QOSHE - SEN BENİM, BEN DE SENİM (Dr. Memduh Necdet / İzler Dergisi 1926 / Ocak) - Gürsel Ekmekçi
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

SEN BENİM, BEN DE SENİM (Dr. Memduh Necdet / İzler Dergisi 1926 / Ocak)

15 12
20.12.2023

Kız koynuna ne koydun ne sakladın bakayım
O koynundaki şeyden yok mudur benim payım
Şöyle yakına gel de dişlerimin izinden
Boynunun çevresine beşi birlik takayım

***
At yüzünü örten ipekli peştemalı
Beline bağladığın o acem işi şalı
Bir kere öpeyim de gerdanının altından
Boynuma olsun varsa bu öpüşün vebali
***
Kınalı ellerini dola boynuma benim
Karışsın birbirine seninle benim tenim
Öyle sıkı sarıl ki can-ü gönülden bana
Görenler sansın bizi sen benim, ben de senim
*** ***
Şimdi arkadaşlar yaklaşık 100 yıllık bu şiirin ''perde arkasına'' şöyle bi inelim mi size zahmet?
Evden, zorunlu alışverişler hariç çıkmamaya başladım artık. Gidersem bi anneme gidip geliyorum. İddia ediyorum, anneye gitmek evden çıkmak sayılmamalı. Yıllar evvel mahkemede Hakim Bey'e dediğimle aynı hesap yani; ''Hayır efendim, biz Kale'de içki içmedik, beraatimi talep ediyorum, içkiyi restoranda içtik, birer bira alıp cila yapmak üzre Giresun Kalesi'ne çıktık. Şu an yargılandığımız kabahatler kanununda cila yapmak diye bi suç yoktur''!
Elbette Bilgi Yurdu'muza ve Millet Bahçemize de her gün uğramamak olmaz. Buralar dışında hiçbi yer benim için Giresun........

© Yeşilgiresun


Get it on Google Play