Yönetim Bilimi ve Hafize Hanım
Toplumda, genel geçer bir ön yargı vardır. “Yöneticiliğin okulu yoktur, yaşayarak öğrenilir.” diye bu önyargıyı özetleyebiliriz. Yöneticiliğin okulu vardır. Ülkemizde de yöneticilik eğitimi veren çok sayıda fakülte bulunmaktadır. Tonu aynı olmasa da güçlü bir eğitim veren yöneticilik okullarının sayısı az değildir. Dört yılı lisans, iki yılı yüksek lisans düzeyinde “yönetim bilimi” eğitimi almış bir kişi olarak güncel bir konuya bu disiplin açısından değinmek istiyorum.
***
İnsanlar bir konuda uzman olabilir. Birçok konunun uzmanını da, uzmanlığını da yaşamın içinde görürüz. Farklı alanlarda olabileceği gibi uzmanlığın finans alanında ya da fon yönetimi düzeyinde olması da mümkündür. Fon yönetimi; yönetim biliminin bir alt alanı olmayıp ekonomi biliminin bir alt alanı olarak paranın gelirinin azamiye çıkarılması çabasıdır. Bir yönetim ve yöneticilik faaliyeti sayılamaz. Olsa olsa ekonomik bir faaliyet alanı olarak paraya, para kazandırma eylemidir. Yalnızca, nakdin yönetilmesidir. Fon yöneticiliği, bir bankanın yönetimi de sayılamaz. Daha doğrusu, fon yönetimi bir yöneticilik etkinliği değildir. Çünkü bir üst-ast ilişkisi kurulması eylemi olmayıp uzmanlık faaliyeti olarak çok daha fazla para kazandırdığınızda başarılı sayılacağınız bir alandır.
Fon yönetimi alanında başarılı olunması; yönetim, ekonomi, finans, işletme bilimi gibi birden fazla disiplinin bileşkesinden oluşan donanıma sahip olmayan birisinin gücü, bir merkez bankasını yönetmeye yetmeyecektir. Merkez bankası tepe yöneticisinin kurum içine dönük en önemli etkinliği, diğerlerinden önce yönetim bilimi bağlamında yöneticiliktir. Bu yöneticiliğin, en belirgin işlevleri yaratıcılık, öngörü, basiret, planlama, örgütlenme, yönetme, eşgüdüm, sağduyu, denetleme, teşvik unsurunu barındırması gerekli ve zorunludur.
Bir kişi, bir kuruma yönetici olarak atandığında veya seçildiğinde........
© Yeşilgiresun
visit website