1968 yılında “Planet of the Apes” orijinal adıyla seyirciye sunulan ve bir klasik hâline gelen “Maymunlar Cehennemi” her yıl bir yenisi çekilerek bilim kurgu sinemasının bereketlilerinden biri oldu. Seri, 1973 yılında vizyona giren “Battle for the Planet of the Apes” Maymunlar Cehenneminde Savaş ile durduruldu ve 2001 yılında Maymunlar Gezegeni (Planet of the Apes) gösterime girene kadar da maymunlardan bir haber alamadık. 2017 yılında da bu ikinci furyanın son filmini seyrettik. Yedi yıl aradan sonra birilerinin avucu kaşınmış olmalı ki şimdi bir yenisi çekildi: Maymunlar Cehennemi: Yeni Krallık (Kingdom of the Planet of the Apes).

Çocukluğumuzda perdedekiler biraz sonra sıyrılıp yanımıza gelecekmiş gibi büyümüş-büyülenmiş gözlerle seyrettiğimiz serilerin tadı yoksa da Yeni Krallık görsel işitsel etkisiyle seyircisini perdeye bağlıyor. Film boyunca, en yüksekteki kartal yuvasına çıkarak yumurta çalan Noa adlı bir maymunun ardına takılan kamera, kendi kendini “Sezar” ilan etmiş katil maymunların lideriyle hesaplaşacağı ve hesaplaşmanın son bulacağı ana kadar hep hareket hâlinde. Bu da bilim kurgu aksiyonu için oldukça yerinde bir tercih.

Filmin felsefi-fikri altyapısı ve dokusuna gelecek olursak, beyaz ırkın (Hint Avrupalıların) en duygusal anlarda bile bir elleri silahlarında, daima yalan söyleyen, kendileri dışındaki tüm canlılara (ötekilere) eninde sonunda “Evrenin efendisi sizsiniz!” dedirtip diz çöktürene kadar durmayacaklarına dair son dakika golü (monoluğu) eğer bir felsefe ve fikri doku sayılırsa, böyle bir şey de var.

Hatta belki biraz daha ileri gidersek, zorlarsak, finalde Hint Avrupalıların eski medeniyetinden kalan ve içinde insanlığa, teknolojiye, askerliğe dair çok önemli bir envanter barındıran deponun sular altında bırakılarak imha edilmesinin izahıyla aktüele bile girebiliriz.

Hayvanların insan gibi konuştuğu buna karşılık “Maymunlar Cehennemi: Yeni Krallık”ın konuşabilen tek Hint Avrupalı karakteri olan Mae (Freya Allan), depoyu patlatmak zorunda olduğunu, içerideki kritik malzemelerin sadece insanlara ait olduğu ve maymunların (ötekilerin) eline geçmesine asla izin veremeyeceğini söylerken bir müminin huşusu içinde konuşur. Konuşmaktan başka hiçbir insani özellik geliştirememiş maymunların en akıllısı ve gelecekteki Sezar’ı Noa ise onu, Amerikan bombası taşıyan bombardıman uçaklarına bakan Gazzeli bir çocuğun göğe bakarkenki dehşet ve korku dolu gözleriyle izler…

Tabii bu güncelleştirmeler, benzetmeler, yakıştırmalar benim yorumum. Yönetmenin böyle bir gayesi var mıydı? Filmin yapımcıları böyle göndermelere izin verirler miydi? Kim bilebilir. O yüzden kendi kendime gelin güvey olmadan şunu da söyleyeyim: Sinema sanatı hakikaten çok etkili. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz biçimde ifade ettiği gibi, “Sinema öyle bir keşiftir ki, bir gün gelecek barutun, elektriğin ve kıtaların keşfinden çok, dünya medeniyetinin veçhesini değiştireceği görülecektir.”

Bu veçhe değişiminin artık tek taraflı olduğunu da ifade etmek gerek. Gazi bu sözü söylerken sanıyorum evrensel bir Türk sineması, evrensel bir Türk dağıtım ağı/ortaklığı olacağını da hayal ederek söylemiş olmalı. Çünkü yine Gazi’nin söylemiş olduğu, “Sinema, dünyanın en uzak köşelerinde oturan insanların birbirlerini sevmelerini, tanımalarını temin edecektir.” sözündeki öngörüsü de tek taraflı işliyor.

Söylene söylene, yazıla yazıla dillerde tüy bitti, kalemlerde mürekkep kalmadı. Anaokulundan başlayarak çocuklarımızın masal kahramanları, öykündükleri anlatı tipleri hep sinema tarafından işlenmektedir ve bu sinema da Batı Avrupa ile Amerikan sinemasıdır. Pamuk Prenses’ten Örümcek Adam’a kadar Batı mitolojisindeki, Klasik ve Modern edebiyatındaki, söylencelerindeki bütün tipleri ve karakterleri ezbere bilen çocuklar yetiştiriyoruz ki şuraya bağlayacağım: Bu şekilde bilinçaltı koşullanmış çocukların, Maymunlar Cehennemi: Yeni Krallık’taki karakterlerden hangisini kendine daha yakın bulacağını düşünmeden edemiyorum; duygusal, ölü sevici olmayan, savaşı sadece bir varoluş mücadelesi olduğunda kabul eden melek huylu maymunlardan yana mı olur, yoksa Hint Avrupalı, zalim ama sureta insan görünümlü Mae’den yana mı?

QOSHE - Maymunlar Cehennemi Kimden Yana? - Coşkun Çokyiğit
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Maymunlar Cehennemi Kimden Yana?

95 7
12.05.2024

1968 yılında “Planet of the Apes” orijinal adıyla seyirciye sunulan ve bir klasik hâline gelen “Maymunlar Cehennemi” her yıl bir yenisi çekilerek bilim kurgu sinemasının bereketlilerinden biri oldu. Seri, 1973 yılında vizyona giren “Battle for the Planet of the Apes” Maymunlar Cehenneminde Savaş ile durduruldu ve 2001 yılında Maymunlar Gezegeni (Planet of the Apes) gösterime girene kadar da maymunlardan bir haber alamadık. 2017 yılında da bu ikinci furyanın son filmini seyrettik. Yedi yıl aradan sonra birilerinin avucu kaşınmış olmalı ki şimdi bir yenisi çekildi: Maymunlar Cehennemi: Yeni Krallık (Kingdom of the Planet of the Apes).

Çocukluğumuzda perdedekiler biraz sonra sıyrılıp yanımıza gelecekmiş gibi büyümüş-büyülenmiş gözlerle seyrettiğimiz serilerin tadı yoksa da Yeni Krallık görsel işitsel etkisiyle seyircisini perdeye bağlıyor. Film boyunca, en yüksekteki kartal yuvasına çıkarak yumurta çalan Noa adlı bir maymunun ardına takılan kamera, kendi kendini “Sezar” ilan etmiş katil maymunların lideriyle hesaplaşacağı ve hesaplaşmanın son bulacağı ana kadar hep hareket hâlinde. Bu da bilim kurgu aksiyonu için oldukça yerinde bir tercih.

Filmin felsefi-fikri altyapısı ve dokusuna gelecek olursak, beyaz ırkın (Hint Avrupalıların) en duygusal anlarda bile bir elleri silahlarında, daima yalan söyleyen, kendileri dışındaki tüm canlılara (ötekilere) eninde sonunda........

© Yeniçağ


Get it on Google Play