Maria A. Holguin’den Değerlendirmeler
BM Genel Sekreteri’nin kişisel temsilcisi Maria A. Holguin, önceden belirlenen görev süresinin sonunda ve sunması beklenen Rapor’un açıklanmasının arifesinde ‘açık mektup’ yayınladı.
Holguin’a, Genel Sekreter tarafından verilen görev ‘Kıbrıs’ta müzakerelerin başlaması için zemin olup olmadığını araştırmak’tı.
Holguin, dışarıdan da kolayca izlenebileceği gibi bu amaca bağlı olarak çeşitli temaslarda bulundu. Zaten, BM’nin envanterinde bulunan Kıbrıs sorunuyla ilgili dosyalar, durumu büyük oranda anlamasına yardımcı olmaktaydı. Ama, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde yaşanan yumuşamayı kullanarak, müzakerelerin başlaması yönünde ileri adımlar atılıp atılamayacağına, Kıbrıslı tarafların bu sürece yeni düşüncelerle katkıda bulunup bulunamayacaklarını anlaması önemliydi. Ayrıca bölgede yoğunlaşan savaş bulutları işinin ciddiyetini artırmaktaydı.
Basına yansıyan eğilimlere bakıldığında Holguin’in girişimleri sırasında KıbrıslıTürk tarafının üç ana unsuru birbirine alternatif oluşturacak şekilde gündeme getirdiği anlaşılıyor:
1. Kıbrıs’ta iki eşit egemen devletin var olduğunun ve müzakerelerin mevcut BM parametrelerinin değiştirilerek yeni bir zeminde başlayabileceğinin KıbrıslıRum tarafınca kabul edilmesi istenmiş ama bunda fazla ısrar edilmemiştir. Zaten böyle bir ısrar olsaydı Holguin muhtemelen bu açık mektubu daha önce yayımlayacaktı. KıbrıslıTürk tarafı Türkiye’den de gelen telkinler ışığında aşağıdaki ikinci seçeneği masaya sürmüştür.
2. Müzakerelerin yukarıdakine alternatif oluşturacak şekilde, sadece bir önkoşulla başlayabileceği ısrarla talep edilmiştir. Yani BM ve ilgili tüm taraflardan, müzakerelerin öngörülecek süre içinde ‘kapsamlı bir çözüm anlaşması’yla sonuçlanmaması durumunda, artık ‘kadife ayrılığın’ zamanının geleceğinin şimdiden ilan edilmesi talep edilmiştir. Bu talep, Kıbrıs’ın siyasal gerçekleriyle ve uluslararası hukukla bağdaşmadığı için kimseyi ikna edememiştir.
3. KıbrıslıTürk tarafı, son hamle olarak, KıbrıslıRum tarafının iyiniyetle hareket ederek, KKTC üzerinde uygulanan doğrudan uçuşlar da dahil, bazı kısıtlamaların kaldırılması durumunda müzakerelerin başlayabileceğini BM’ye iletmiştir. Bu üçüncü yaklaşım diğerlerinden ciddi derecede farklılaşmasına ve potansiyel olarak olumlu yönler içermesine rağmen, uygulama mekanizmaları, niyetler, sorumluluklar ve diğer yönler bakımından içi doldurularak detaylandırılmamış ve ‘tanınma talebinin’ utangaç bir versiyonu olarak masada asılı........
© Yeni Düzen
visit website