EY ÖZGÜRLÜK
Hayatının hikayesine kaç puan verirsin diye sorsalar her şeye rağmen geçer bir puan verirdim herhalde. Verimlilik, mutluluk, hayalleri gerçekleştirme açısından. O ‘her şeye rağmen’in içine savaşlar, düş kırıklıkları, savruluşlar, kalp acıları sığdırsam da. Peki ya bundan sonrası? Her kavgadan güçlü çıkıldığı doğruysa daha iyi olma potansiyeli mevcut. Ben galiba henüz son kavgadan çıkmış değilim. Zorlukla yazıyorum bu yazıyı. Kronik uykusuzluktan kafam dumanlı halde ve tek elle.
Arada durup bakmak gerek belki de geride bıraktıklarımıza. Neler biriktirmişiz bunca zaman içinde. Ne badireler atlatıp ne biçim yanlışlar yapmışız. Sonuçta her şey insan olmaya dair.
“Özgürlük zorunluğun aşılmasıdır’ der Engels. Bir özgürlük tutkunu için her türlü kısıtlama zül bu yüzden. Her koşulda yapılabilecek bir şey bulunur ama. Durumu kabullenmek ona yenik düşmek değildir. Türkiye Hapishaneleri’nde Edebiyat diye bir ders yapmıştım. Şairlerin, yazarların hapishane anıları, mektuplarını filan okumuştum dersi hazırlarken. Foucault’nun heterotopya tanımını kullandığı, yerler hapishaneler. Paralel mekanlar bunlar. Rahatsız edici, çelişkili ve dönüştürücüler. Dünyalar içinde dünyalar, dışardakini yansıtan ama bozan........
© Yeni Düzen
visit website