Türkiye Kıbrıs Sorununun çözümünü niye istesin?!
Kasım 2003’te Türkiye’de hükümete yeni gelen AKP Kıbrıs sorunun çözümü için hazırlanmış Annan Planı taslağını Anglo-Amerikan ve Siyonist bir plan olarak görmekte ve desteklememekte idi. Ancak, hükümetini devraldıkları Türkiye’nin ekonomisi kötü, demokrasisi de askeri vesayet altında idi. Acilen çözümlemeler üretmeleri gerekiyordu.
Bu sorunları aşmak için çare AB üyelik sürecini başlatmak ve Türkiye’yi AB’nin katılım koşulları olan Maastricht ve Kopenhag Kriterlerine uyumlu hale getirmek idi. Bunların da başlangıç vuruşunu yapabilmek için AKP hükümetinin Kıbrıs sorununu BM Ölçütlerinde çözmeye katılımcı ve katkı koyucu olması kaçınılmaz idi… Öyle de yaptılar…Yani Türkiye’nin ihtiyaçları, Kıbrıs sorununda Türkiye hükümetinin ray değiştirmesini, 2-Devletli çözümü terk edip hali hazırda meydanlarda Kıbrıs sorununun çözümü için demokratik eylemler yapan on binlerce Kıbrıslı Türkün desteklediği BM Ölçütlerinde federal çözüme destek vermesini gerekmekte idi. Öyle de yaptılar… AKP hükümeti ekonomiyi toparlayabilmiş, kendi nev-i şahsına münhasır demokrasisini de tesis edebilmişti.
Gelelim bugüne… Türkiye’nin ekonomisi de demokrasisi de 200’li yılların başındakinden farklı değil; ihtiyaç da aynı… Ayrıca bu geçen süreçte yeni ihtiyaçlar da belirdi… Cumhurbaşkanı (CB) Erdoğan İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği sürecini bir fırsat olarak kullanmak istedi ve koşullarını açıkladı: Her iki ülkenin de Türkiye’ye yönelik terörist hareketlerin sığınma yeri olmamasını ve Türkiye’nin AB üyelik sürecinin önünün açılmasını istedi. Bu bağlamda da Annan Planı sürecinde yaptığı gibi Kıbrıs sorunu çözümü için elini taşın altına koyabileceğini de uluslararası topluma ve siyasete açıkladı.
Şimdi, Türkiye’nin bugünün koşullarındaki ihtiyaçlarını biraz ayrını ile irdeleyelim… Demokrasisi bayağı fakir; CB Erdoğan bundan şikayetçi olmayabilir ama uluslararası yalnızlaşma da Türkiye’nin yaşadığı uluslararası sorunlarında destek bulamamasına varıyor… Örneğin, Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan’ın inisiyatifi ile Türkiye haricindeki diğer kıyıdaş ülkelerin çizdiği Doğu Akdeniz Münhasır Ekonomik Bölge haritası Türkiye’yi haksız bir şekilde dışlıyor ama bu konuda Türkiye kendine destek verecek bir başka ülke bulamıyor. Onların hazırladığı Doğu Akdeniz doğal gazını Avrupa’ya ulaştıracak EastMed Projesi’ne örneğin Almanya pek sempatik değil ama “Türkiye ile halledin, daha ekonomik olacak” da demiyor EastMed paydaşlarına.
Ve bu arada da Türkiye’nin enerji merkezi olmak gibi de bir doğru vizyonu var. Doğusundaki ülkeler enerji kaynaklarını üretiyor, batısındakiler de tüketiyor; dolayısıyla, Türkiye toplama ve dağıtım merkezi olabilir. Bu vizyon ve projesine CB Erdoğan AB ülkelerinden destek bulamıyor; bir bulsa, enerjide dışa bağımlı olan Türkiye, bölgenin enerji merkezi olacak ve ekonomisi çok gelişebilecek. Kıbrıs........
© Yeni Düzen
visit website