Kıbrıs Sorunu Çözüm Sürecinin Aşamaları İlerliyor…
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri (BMGS) Guterres’in kişisel temsilcisi Holguin Kıbrıs sorunu çözüm sürecinin başlayabilmesi için bu yılın başından beri yaptığı çalışmalarını New York’ta Guterres’e sundu. Ayrıca, Guterres, Holguin ve BM Kıbrıs misyon şefi Stewart kapalı gerçekleştirilen bir toplantıda BM Güvenlik Konseyi'ni (BMGK) bilgilendirdi. Yani, BMGS’nin eylem planının birinci aşaması tamamlandı ve hemen ikinci aşamaya geçildi.
İkinci aşamanın üvertürü de Holguin’in Kıbrıslılarla paylaştığı açık mektubu idi. Bu mektubun içeriğinde dikkat çeken çok sayıda saptama ve yorumlar arasında en önemlisi Holguin’in Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum halklarına liderlerini Kıbrıs sorunu çözümü yönünde bir iradeye sahip olmamakla müzervirlemesi ve “Kıbrıslılar, liderlerinizi ikna edin” tavsiyesinde bulunması idi…
Kıbrıs Türk tarafının 2-Devletli Tezi devam ederken, Cumhurbaşkanı (CB) Tatar bir ay kadar önce Holguin ile yaptığı görüşmenin ardından müzakere sürecinin başlayabilmesi için herhangi bir ortak zemin olmadığını söylemişken, KKTC'nin ve Kıbrıs Türklerinin tanınması gerektiğine vurgu yapmışken, Kıbrıs Rum tarafı Kıbrıslı Türklerin egemenliğini kabul etmezse bir müzakere sürecine oturmanın hiçbir anlamı olmayacağını söylemişken, Holguin’in CB Tatar’ın Kıbrıslı Türklere müzevirlemesi anlaşılabilir de, BM Ölçütlerinde çözümü görüşmeye hazır olduğunu söyleyen Kıbrıslı Rum lider Hristodulidis’i kendi halkına niye müzevirlemiş ki?!
Şimdiye kadar böylesine konjonktürlerde BM tarafı hep Kıbrıs Türk tarafını eleştirir, Kıbrıs Rum tarafını da takdir ederdi. Şimdi ne oldu da Hristodulidis de Tatar ile aynı kefeye konuldu, Kıbrıs sorununun çözümü için istek ve kararlılık göstermemekle suçladı? Cevap, BM inisiyatifli ve AB destekli Crans-Montana Konferansı’nın çökertilmesinde yardımcı aktör rolünü Hristodulidis’in büyük bir başarı ile oynadığının halen BM ve AB tarafından unutulmadığı ve sindirilmediğidir. Hristodulidis’i destekleyen siyasi partiler Holguin’in bu tespitini yererken, gerçekleri çarpıttığı iddiasında bulunurken muhalif AKEL de BM’yi çözüm için gerçekten samimi siyasi iradeye sahip olduklarına ikna etmek için özlü inisiyatifler almaları gerektiğini, Crans-Montana Konferansı’ndan sonra Türkiye’nin bütün sorumluluklarından kurtulduğunu, bunu da kesin taksimi ileri götürerek kapitalize etmekte olduğunu........
© Yeni Düzen
visit website