Öğretmenler öldürülmesin!
Fakat bu merhaleye ulaşmak eski öğretim şartlarında her babayiğidin harcı değil ve yükseköğretim ise çoklarına neredeyse ‘zümrüd-ü anka’ sayılırdı. Bunun nedeni çoğu kez velilerin tutumu ise de, diğer önemli nedeni, okul hayatının getirdiği disiplin, sebat ve azimdi. Bunun için de öğrencinin okuma aşkı, gayreti ve kurallara azami riayeti gerekliydi.
Çocuğunu okutmak, meslek sahibi etmek kavramı, yaşadığım yerde aileler tarafından önemsenen bir şey olsa da, zaman içinde hayat pratiğine çok uymadığı düşünülmeye başlanır, sabır ve kredi, lise mezunu olana kadar kullanılırdı.
Köyden servisle giderdik. Lise son hariç tam 5 yıl bu şekilde gidip geldim. Lisede dönem ödevleri ya da ağır bir imtihan için arkadaşlarla çalışma durumu olduğunda, sabah 6 buçukta çıktığım evden, akşam ortaokul paydos servisi ile yine 6 buçuk 7 sularında döndüğüm çok olmuştur. Kar, tipi, ayaz bazen (Yalova) Termal’e yürümek, dönüşte yaya çıkmak durumları da hakeza... Erkek öğrencilere bile zor gelir, okumanın cazibesi her zorlukta biraz daha kaybolur ve o serviste birlikte başladığımız çoğu arkadaş, ya ortaokul terk, ya lise terk bir şekilde öğrenim hayatına son verirdi.
Anneler kızları sekreter, muhasebe, posta memuru olsun diye lise mezunu olmalarına gayret etseler de, çoğu kızlar ya annem hasta, ya kardeşime bakmam lâzım, ya da yeter bu kadar diyerek ayrılır ve dikiş, dantel işlerinde kendini geliştirmek o dönemde daha muteber görüldüğü için kurslara katılır, okuma hayatının........
© Yeni Asya
visit website