Üçüncü Dünya Savaşı’nı bekleyenlere bir haberimiz var...
Üçüncü Dünya Savaşı denilirken, nasıl bir felâketi tahayyül ediyoruz? Geleceği de, geçmişle; yani Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarıyla mukayese ile mi düşünüyoruz? Veya günümüzdeki global savaşları geçmişteki savaşlarla karşılaştırdığımızda, tarafları nasıl tahlil ediyoruz? Geçmiş savaşlardaki devletlerle/ordularla, zamanımızda Bosna’da, Afganistan’da, Irak’ta, Somali’de, Libya’da, Nijer’de, Yemen’de ve Suriye’de vekâletle katliam yaptıran orduları aynı kategoride mi değerlendireceğiz? Ayrıca Bediüzzaman Hazretlerinin; bundan sonra devletler/milletler savaşı yerine, insanlığı oluşturan tabakalar/sınıflar savaşı olacağını söylemesinden hareketle, yapılan savaşların arkasında demokratik bir milleti veya devleti görebiliyor muyuz? Demokratik olmayan devletlerin karıştırıldıkları savaşların milletlere/halklara maledilemeyeceğini, Gazze-İsrail harbinde de görüyoruz. ABD ve AB ordularını ele geçirmiş küresel Marksistlere karşı yürüyenlerin; sayıca, İslâm ülkelerinde savaşı protesto edenlerden daha fazla olduğunu okuduk. Bunu Körfez Savaşı’nda da yaşamıştık. Bir buçuk milyon hakperest, meydanlarında Neoconları lanetlemişlerdi.
“Dünya Savaşı” ifadesinden maksadımız, dünyadaki ekser halkların kendilerini çatışmaların içinde bulmaları, ölmeleri-öldürülmeleri, yurtlarını kaybetmeleri, galiplerin boyundurukları altına girmeleri, haysiyet ve izzetlerini kaybetmeleri ise; son kırk sene zarfındaki global çatışmaları, bir dünya harbinin parçaları olarak değerlendiremez miyiz? Afganistan Savaşı, Yugoslavya Savaşları, Marksist Kürtlerle Türkiye’nin Doğusundaki Savaşı, Somali Savaşı, Güney Sudan Savaşı, Körfez Savaşları, İkinci Afganistan Savaşı;........
© Yeni Asya
visit website