Ramazan-ı Şerif’i sosyal hayatımıza taşıyamaz mıyız?
Yalnız demokratik ülkelerde mi? Milli değerlerine, bağımsızlıklarına ve tarihlerinin akışlarına müdahale edilmemiş bütün milletlerde… Muhabere teknolojisinin mucizevi inkişafıyla, hemen herkes bu hakikati, medya üzerinden takip edebilir. Hindistan’dan Batı Afrika ülkelerine kadar… Latin Amerika’dan Avustralya ve Batı Avrupa’ya… Hayatın karelerini dolduran renklerin, halkların kültürlerinden ve inanışlarından kaynaklandığını biliyoruz…
Bizde de öyle mi? Halkanın yüzde doksan beşi üzerinin Müslüman kabul edildiği Türkiye’mizde, Müslümanlar için çok önemli olan cuma namazlarına yeterince sağlanamayan kolaylığı görenler, elbette Ramazan-i Şerif’in sosyal hayatımızda görünürlüğünü, imkânsız olarak düşüneceklerdir.
Peki neden? Türkiye’miz temel hak/hürriyetlerde Hindistan’dan, Güney Amerika’dan ve Afrika’dan daha mı geri dersiniz? Değilse, soruyu nasıl cevaplandıracağız. Oralardaki Müslümanlar Ramazan’dan bir hafta önce bayram havasına bürünürlerken; bizdeki suskunluğa, renksizliğe, dindarlıklarını gizleme reflekslerine ve Ramazan iklimini olabildiğince hissettirmeme gayretlerine ne diyeceğiz? Bu ülke hür değil mi? Bu ülke Müslüman değil mi? Bu ülkenin insanları bin seneden bu yana İslâmiyet’i bir kültür/gelenek olarak yaşamamışlar mı? Görüyorsunuz ki, mantığı tersyüz eden bir yanlış yaklaşım ve telakki; ülkemize, sanki haberimiz olmadan hâkim olmuş. Ve mevcut dindar AKP hükümeti de, bu dinden uzak sosyal telakkinin bekçiliğini yapıyor…
Daha yeni bağımsızlığına kavuşan Bosna Hersek kadar da mı olamıyoruz? İlkokul........
© Yeni Asya
visit website