Bir cemaate dahil olmanın gereği
Tarih boyunca sosyal hayatını çeşitli şekillerde sürdürerek gelen insanlık, âhirzamanda bunu daha teşkilatlı bir hale getirmiştir. Dernekler, vakıflar, sendikalar, siyasi partiler ve değişik isimlerdeki sivil toplum kuruluşları, bahsi geçen gerçeğin en belirgin örnekleridir.
Zamanımızda bir şahıs tek başına bir anlam ifade etmemektedir. Deha derecesinde bir zekâ ve ilme sahip olanlar da, bir cemaatin şahs-ı manevisi karşısında mağlup düşmekten kendisini kurtaramaz.
Bu hakikate binaen, Bediüzzaman Hazretleri de bir şahs-ı manevi teşekkül ettirmiş ve telif ettiği Risale-i Nur tefsirleri ve temsil ettiği cemaatiyle birlikte, ehl-i dalâlete karşı manevi cihadını gerçekleştirmiştir. Bediüzzaman’ın sağlığında Risale-i Nur dairesine çok farklı karakter ve kabiliyetlerde olan insanlar da dâhil olmuş ve Nur Risalelerinden feyiz almışlardır. Bunlardan bir grup Yörük efelerine söylediği ikazlar gerçekten ilginçtir: “Bir şahıs daire haricinde iken kullandığı şahsi cesaretini, daire içine girdikten sonra kullanamaz. Tâ ki diğer kardeşlerini sıkıntıya sokmasın ve zarara uğratmasın.” O efeler de, Bediüzzaman’ın bu ikazını kabul etmişler.
........© Yeni Asya
visit website