Bediüzzaman güneşten rahatsız olmasın diye başının üstünde bir de şemsiye tutar. Bu arada Bediüzzaman dualarını okurken diğer tarafta talebeler aşağı kısımda kitap tashihiyle uğraşıyorlardı. O sırada Bayram Yüksel’i de derin bir düşünce alır ve kendi kendine “Ne olacak benim halim? Ne bir sanatım, ne bir işim, ne param, ne de malım var?” diye düşünce içinde bocalarken birden Bediüzzaman “Keçeli, keçeli merak etme senin sonun iyi olacak!” der ve Bayram Yüksel kendine gelir.

Yine bir gün Bayram Yüksel, Bediüzzaman’ın hizmetinde bulunurken birden aklına anne babası gelir. İçinden kendi kendine “Burada ömür tüketiyorum. Annem, babama bir faydam olmuyor. Annemin babamın hakkını ne yapacağım?” diye içinden geçirirken Bediüzzaman aniden ayağa kalkar, Bayram’ı de yanına alarak taksiyle Bayram Yüksel’in köyüne gider. Taksi, tarlada çalışan Bayram’ın anne, babasının yakınında durur. Bediüzzaman Bayram Yüksel’e “Git anne ve babanı ziyaret et, gel!” der. Bayram Yüksel, anne ve babasını ziyaret eder ve bir müddet kaldıktan sonra Bediüzzaman’ın yanına döner. Bediüzzaman ziyaret sonrası Bayram Yüksel’i karşısına alır ona anne baba hukuku ile ilgili “Evladım Bayram! En başta bizi yoktan yaratan, besleyip büyüten Allah’ın hakkı olan hukukullah gelir. İkinci sırada bize dünya ve ahiret saadetinin yollarını gösteren Resulullah’ın hukuku gelir. Üçüncü sırada hukuk-ı üstad gelir. Dördüncü sırada hukuk-ı valide gelir. Beşinci sırada ise babanın hakkı gelir” der.

Mustafa Sungur da anne baba hukuku ile ilgili söyle bir olay yaşar: Mustafa Sungur’un babası, oğlunu şikâyet etmek için Bediüzzaman’ın yanına gelir. Anne, baba hakkı üzerinde çocuğunun haksız olduğunu söyler. Bediüzzaman ona Risale-i Nur hizmetinin hukukullah hükmünde olduğunu ve her şeyden önce hukukullahın geldiğini, sonra Resulullahın, sonra da anne, baba hukukunun geldiğini söyledikten sonra “Sungur bir kahramanıdır ve haklıdır” der. Babası hiç itiraz etmez. Sonraki zamanlarda Risale-i Nur talebesi olur. Daha sonraları da oğluna gıpta eder.

Abdullah Yeğin, Bediüzzaman’la ilgili şunları ifade eder: Üstad elini açtı ve başparmağını göstererek “Şu hukukullah diyerek başparmağını kapadı. Şu hukuk-ı resul diyerek işaret parmağını kapadı. Şu hukuk-ı üstad diyerek orta parmağını kapadı. Şu hukuk-ı valide diyerek yüzük parmağını kapadı. Şu hukuk-ı peder diyerek serçe parmağını kapadı. Sonra elini tam kapatarak yumruk haline getirerek “Bak başparmak hepsini karşılıyor mu? İşte bunlar hukukullaha aykırı hiçbir şey emredemezler” dedi. Böylece Bediüzzaman, talebelerine Kur’an’a hizmet davasında öncelikleri ders vererek bunları onlara öğretmiş oldu.

Kaynaklar:

1-İhsan Atasoy, İhlas ve Sadakat Abidesi Bayram Yüksel

2-İhsan Atasoy, Mustafa Sungur

3-Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor

QOSHE - Üstad hakkı - Misbah Eratilla
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Üstad hakkı

5 5
04.12.2023

Bediüzzaman güneşten rahatsız olmasın diye başının üstünde bir de şemsiye tutar. Bu arada Bediüzzaman dualarını okurken diğer tarafta talebeler aşağı kısımda kitap tashihiyle uğraşıyorlardı. O sırada Bayram Yüksel’i de derin bir düşünce alır ve kendi kendine “Ne olacak benim halim? Ne bir sanatım, ne bir işim, ne param, ne de malım var?” diye düşünce içinde bocalarken birden Bediüzzaman “Keçeli, keçeli merak etme senin sonun iyi olacak!” der ve Bayram Yüksel kendine gelir.

Yine bir gün Bayram Yüksel, Bediüzzaman’ın hizmetinde bulunurken birden aklına anne babası gelir. İçinden kendi kendine “Burada ömür tüketiyorum. Annem, babama bir faydam olmuyor. Annemin babamın hakkını ne yapacağım?” diye içinden geçirirken Bediüzzaman aniden ayağa kalkar, Bayram’ı de yanına alarak taksiyle Bayram Yüksel’in köyüne gider. Taksi, tarlada çalışan Bayram’ın anne, babasının yakınında durur. Bediüzzaman Bayram Yüksel’e “Git anne........

© Yeni Asya


Get it on Google Play