Dimyat’ta “bekâ” ararken, evdeki “adaletten” olmak!
Akıntıya kapılan ceset, derenin biraz aşağısında dinamitle balık avlayan balıkçıların hemen yakınında karaya vurur. Cesedi gören balıkçılar, “acaba bu adam dinamit yüzünden mi öldü” diye korkuya kapılırlar ve cesedi taşıyarak askeri bir kışlanın dikenli tellerine bırakırlar.
Kışlada o sırada nöbet tutan bir asker, tellerdeki bu hareketlilik üzerine basar tetiğe ve sağa sola rastgele ateş eder.
Çatışma sesi üzerine olay yerine gelen komutanlar cesedi görünce, sabıkası bir hayli kabarık olan ordunun günahlarına bir yenisi eklenmesin ve “askerler yine birisini infaz etmiş” denilmesin diye cesedi alıp hastaneye götürürler.
“Paşa korkusu” ile delik deşik olmuş cesedi ameliyat ediyormuş gibi yapan cerrah, saatler sonra ameliyathaneden çıkar ve basına şu demeci verir: “Ameliyat çok zor geçti, ama yaşayacak…”
Köşemizde ekserisi adalet üzerine olan yazılar yazıyoruz. Adliyeyi tenkit hakkımız her daim saklı. Adalete övgü hakkı da keza yine bizim.
Peki, kimlerin adaleti övmeye hakkı yoktur? Bir ülkede adalet........
© Yeni Asya
visit website