Verebilme meselesi
Zekât ver, sadaka ver, hediye ver, armağan ver; ne verirsen ver.
Yeter ki ver.
Zekât, varlıklı Müslüman’ın fukaraya olan borcu. Bunun lamı cimi yok, nisap miktarınca ödenecek. İhtiyarî olan vermek ise, sadakadır. Aynî, nakdî ve fiilî olmak üzere, sadakanın alanı oldukça geniş! Dinimiz, bir tebessümü bile sadaka sayıyor ve Cenab-ı Hak bu davranışa sevap yazıyor.
Bu şeyleri yapmanın makbul olanı, “var” iken, ayağın yere basarken yapmak. Ebû Said’den (ra) rivayet edilen hadis-i şerifte ise, Peygamberimiz (asm): “Kişinin hayatta iken bir dirhemi sadaka olarak vermesi, vefâtı ânında yüz dirhemi sadaka olarak vermesinden daha hayırlıdır”2 diyor.
Buna bir misal: Son anlarını yaşadığına, artık dar-ı beka yolcusu olduğuna dair emareler hisseden bir adam, oğlunu çağırıyor ve ona;
“Oğlum” diyor. “Ben öldükten sonra, bana ait servetimden filan kimseye şu kadar, şu vakfa bu kadar, şuradaki hayır kurumuna şunları vs, vs…” Hayır yapmayı düşündüğü kişileri,........
© Yeni Asya
visit website