Vazifemiz anlatmak hidayet Allah’tan! Zaferle değil seferle emrolunduk
Filistinli kardeşlerimizin mütevekkil duruşu İslamiyet’e olan ilgiyi artırdı.
Sadece Süleymaniye’de son dört ayda 400 turist Müslüman oldu; katıldı aramıza... Eskiden selatin camilerini gezen turistleri gördükçe “ah” derdik, “lisan bilen birileri olsa da medeniyetimizi anlatsa şunlara.” O zamanlar din görevlileri pek aşina değildi Batı lisanlarına. Ecnebilere hitap eden kitap broşür de bulunmazdı kenarda. Hiç unutmam İspanyol bir kadın revak altına oturmuş, Yeni Cami’nin resmini yapmıştı beş dakikada. Kalemin sırtı ile oranlar alıyor ucuyla karalıyordu ustalıkla. Kocası fotoğraf hastasıydı, kaç makara yaktı art arda. Caminin hikâyesini anlatacak biri olsa dinlerlerdi mutlaka. Mimari iyi bir vesile, mihrabı, minberi, kürsüyü, şadırvanı anlatırken tebliğde bulunuyorsunuz aynı zamanda. Hat eserlerini hayranlıkla seyredenler mânâsını da merak ediyorlar.
Bir ara Antalya Yivli Minare civarında çekim yapıyoruz, baktım müftülük posterler asmış. İslamiyet nedir, Müslüman nasıl yaşar, Hazreti İsa ve Meryem validemize nasıl bakar?
Oh be! Demek ki eksikliğin farkına varmışlar. Bir turist çift, elleri çenelerinde dikkatle okuyorlar. Bir saat sonra döndük oradalar hâlâ, donmuş gibi bakıyor, bir işaret arıyorlar âdeta...
MEĞER...
Çok şükür artık bunu dert edinenler var, ellerini de taşın altına koymuşlar.
KİM (Kültürlerarası İletişim Merkezi) onlardan biri. Kitaplar broşürler bastırıyor, turistlere kendi lisanları ile davette bulunuyorlar. “Biz seferle emrolunduk zaferle değil” diyor büyük bir sabırla anlatıyorlar, olursa olur, hidayet Allah’tan. Tamam hepsi İslam’la şereflenmiyor ama ön yargılar kırılıyor, birçoğu “Aaa öyle mi? Bak bunu bilmiyordum” diyor. Bizi de (hâşâ) Yahudiler gibi Hazreti İsa ve Meryem Validemize düşman sananlar Kur’ân-ı kerimde Meryem sûre-i celilesinin varlığını duyunca, çok şaşırıyor. Geçen bir dostum anlattı: Bir kardeşimiz nazik bir şekilde tebliğde bulunurken, muhatabı birden çantasını topladı ve koşarak ayrıldı. Çocuk da şaşırdı üzecek bir şey mi söyledim acaba? Avrupai simalı bir bey “Hayır” dedi; “O senden değil, kendinden kaçtı ama inan gelecek, cevap arayacak sorularına.”
Sen nereden biliyorsun gibilerden baktılar.
“Çünkü” dedi, “Aynı şeyleri ben de yaşamıştım zamanında!”
CAMİDE BİR ALMAN KIZ
Bayezid Camii’nde tebliğde bulunan Tuğba kardeşimizin yüzünde bir huzur: “Bakın az evvel” dedi, “bir Alman kız geldi namaz kılıp kılamayacağını sordu bana. Elbette dedim burası Allah’ın evi, kimseden izin almanız gerekmiyor.
Peki birlikte kılabilir miyiz? Niye olmasın, dedim sevinirim hatta... Almanya’da Müslüman arkadaşları olmalı ki abdest aldı. Sonra örtündü, o sıra ezan okundu, birlikte uyduk imama, Kur’ân-ı kerim dinledik huşuyla. Ona ne hissettiğini sordum fevkalade huzur bulduğunu söyledi. Caminin hayatın içinde olması, insanların güler yüzü, kibarlığı, cömertliği beni çok etkiledi, dedi. Tam mevzuyu derinleştirecektik ki grup hareket etti, istemeye istemeye ayrıldı yanımızdan. Onu vakfımıza davet ettim, orada çay kahve ikramımız, rahat sohbet etme imkânımız var.........
© Türkiye
visit website