Batılılaşma ile itin köpeğe evrilmesi!
Prof. Dr. Suat Ungan Trabzon Üniversitesi Öğretim Üyesi
ungan@trabzon.edu. İnsanla köpek arasındaki ilişkiler merhamete ve daha ziyade menfaate dayanıyorken Batılılaşmayla birlikte bu ilişkiler yörüngesini değiştirmiş, insanlar bu dostluktaki üstünlüklerini gittikçe köpeklere kaptırmışlardır. Hatta bu durumda zamanla köpekler sahiplerine itibar kazandırmaya başlamış, köpek beslemek bazıları için itibar kaynağı olmuştur. İnsanların evine ve hatta yatak odalarına girerek onların yaşama alanlarına ortak olan köpekler, halk arasında daha fazla sevilmiş, bu şartlarda köpeğe “it” denilmesi sahibinin nazarında hakaret olarak görülmüştür. Köpek, Türkçede kabarık manasındaki “kop” kelimesine “ak” eki getirilmesiyle oluşmuştur. Kâinatta on milyon canlı türünün olduğu varsayılmaktadır. Bu canlı türleri içinde zekâsını kullanarak diğer canlılara üstünlük kuran insanoğlunun evcilleştirmiş olduğu ilk canlı türlerinden biri köpek olmuştur. Binlerce yıldır insanlarla birlikte yaşayıp aynı mekânı paylaşan köpekler, zamanla evin içine girmiş, hatta sahibiyle aynı yatağı ve zamanla aynı sofrayı bile paylaşır olmuştur! Türk milletinin köpekle olan dostluğu çok eski zamanlara dayanmaktadır. Köpek kelimesi “kabarık”, “çok” anlamlarına gelen Türkçedeki “kop” kelimesine “ak” ekinin getirilmesiyle oluşturulmuştur. Yine artmak, çoğalmak manalarındaki “köpürmek” kelimesi de “kop” ekinden türetilmiştir. Halk arasında çok kullanılan “it” kelimesi de köpek manasında kullanılmaktadır. İt ve köpek kelimelerinin Türkçede kullanım tarihleri birbirine yakın olmasına rağmen bu kelimelerin kullanım alanları, çağrışım özellikleri, kullanan fertlerin vasıfları bakımından zamanla ayrılık göstermeye başlamıştır. MESAFELİ MERHAMET Türkiye’de köpeklerin bahçeden evin içine girme süreci çok eski değildir. Yakın zamana kadar, hatta günümüzde de çoğu ailede köpeklerin evin içinde bulunması hoş karşılanmamıştır. Hazreti Peygamber’in köpeğin bulunduğu eve rahmet meleklerinin girmeyeceğine dair hadisleri, insanımızın köpeğe mesafeli yaklaşmasına sebep olmuştur. Fakat aynı zamanda insanımız, köpeklere merhametli davranmış, sokaklarını köpeklerle paylaşmış, onlara şiddet uygulanmasına karşı çıkmış ve onları koruma altına almıştır. KÖPEKLERE ÜCRET YOK! Sultan Abdülmecid zamanında yapılan ahşap Galata Köprüsü’nden geçişlerde yayalardan, hamallardan, beygirlerin, koyun, keçi ve kuzuların sahiplerinden bu hayvanların geçiş ücreti alınırken, köpeklerin geçişinden ücret alınmamıştır. Her türlü canlıya zulmeden, insanları köleleştiren Batılılar bir zaman sonra köpeklerle dost olmalarına rağmen, Osmanlı Hristiyan azınlıklarının köpeklerle aralarına mesafe koydukları bilinmektedir. O dönemde Galata taraflarında yaşayan gayrimüslimlerin sayısı fazla olduğu ve onlar köpeklere daha kötü davrandıkları için köpeklerin o taraflara fazla gitmediği bilinmektedir. Osmanlı yazarlarından Ahmed Rasim “Köpekler kediler” makalesinde İstanbul halkının köpekler için suluklar yaptığını, yemek artıklarını belirli köşelere bıraktığını, uyuz olanlarını katranlı paçavralarla sardığını, lohusalarına yatak serdiğini, yağmur ve güneşten korunmaları için tenteler kurduğunu, köpekler daha enikken onların kuyruklarını, kulaklarını “sünnet ettirir gibi” kestiklerini, onlara türlü türlü isimler verdiğini, kendi sokak köpeklerini başka sokak köpeklerine........
© Türkiye
visit website