menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Grand Kartal Otel ve anlamları değişen sözcükler

18 2
26.01.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

26 Ocak 2025

6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerindeki yardım çığlıkları, “sesimi duyan var mı?” çağrıları kulaklarımızda hala yankılanırken, şimdi buna Kartalkaya’dan çocukların bağırışları, “yardım edin” çığlıkları, annelerin babaların “battaniye gerin, çocuğumu atacağım” diye çaresiz çırpınışları eklendi. Bir de otelin içindeki yangın merdiveninin bütün duman ve alevi üst katlara taşıması üzerine tek çare yatak çarşaflarını birbirine ekleyerek camdan kaçışın denendiği anlardan sonra pencereden aşağı sarkan çarşafların ve alevler içindeki otelin o ürperten görüntüsü…

Kardeşim Can’la konuşurken Can, bu ülkede artık kelimelerin anlamlarını değiştirdiğini söylüyordu, çarşaf gibi, kar gibi, kâr gibi… Tıpkı Narin’de ve her felakette olduğu gibi…

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi, iş sağlığı doktorası bulunan, sağlık çalışanlarının sağlığı, iş kazaları, risk analizi ve çevre sağlığı konularında uzman Prof. Dr. Alp Ergör’le Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel yangınının farklı bir boyutunu konuşuyoruz.

“Ölenler, yaralananlar… Çok üzücü… Kahroluyorum…” diyor Alp. “Maraş Depremi sonrasında, süreç yönetimi ile ilgili sorunların bende yarattığı duygulanım yeniden geri geliyor. Öfkeleniyorum. Bu ülkenin birikimi bu değil, çok daha iyisini yapacak insanlar var. Deneyim var…”

Bunca acı içinde ekranlara, sosyal medyaya ve sınırlı da olsa basına yansıyan açıklama ve bilgileri, risk yönetimi alanında çalışan iki bilim insanı gözüyle ve bir sistematik içinde irdelemeye çalışıyoruz. Alp, olayın ekranlara yansıdığı andan başlıyor.

“İtfaiye ekibi canla başla çalışıyor ancak olay yerinin çevresinde bir güvenlik şeridi oluşturulmamış. Ekranlara yansıdığı kadarıyla giren çıkan belli değil. Basın çalışanları, tehlikenin izin verdiği ölçüde yanan binaya yaklaşabiliyorlar, hatta biri olayı içeriden izledi. Kameramanla birlikte ‘yanan lobiye’ girdi. İtfaiye çalışanları, UMKE ve AFAD ekipleri yangının sürmekte olduğu binaya girip çıkarken onlar da lobiye girip görüntü alıyorlar.”

Yangın alanının önünde, itfaiye arabalarının gerektiğinde hareketlerini engelleyebilecek, ambulans gibi diğer kurtarma araçlarının yaklaşmasını güçleştirebilecek araçlar park halinde… Bir başka haberci Kartalkaya’ya ulaşan yolun aşırı yoğunluğuna ilişkin bir bilgi paylaşıyor…

“Süreç ilerliyor, olay yerine dört bakan ‘gönderildiği’ anlaşılıyor. Haberci, bakanların korumalarının alanda olduğunu, çevrenin çok kalabalıklaştığını söylüyor. Bakanların yandaki bir başka otelde toplantı halinde oldukları bilgisi veriliyor…”

İstersen biraz da uzaktan bakalım diyorum Alp’e.

“Önce olayın yönetimini ele alalım; yol, ulaşım, lojistik son derece önemli. Eğer habercinin aktardığı bilgi doğru ise neden jandarma ekiplerinin yukarı çıkan yol güvenliğini almadığı sorgulanmalı. Kış turizmi ile geçinen bu yörede, bölgeye binlerce insan gelirken neden bu yolun sürekli ve düzenli olarak açık tutulamadığı sorgulanmalı. ‘Kış koşulları’ çok sığ bir bahane olur, çok zorlu kış koşulları olan ülkelerde bu tür yolların açık tutulduğunu biliyoruz.” Üstelik kış turizminin olduğu bir noktadayız, ‘kış koşulları’ nasıl bahane edilebilir ki…

“Yangının olduğu alan itfaiye ve kurtarma çalışanları dışında kimsenin giremeyeceği şekilde kontrol altına alınmalıydı. Bu hem o insanların hem kurtarma görevlilerinin hem de kurbanların sağlık ve güvenliği ile ilgili ciddi bir tehdit.”

Alp, bu tür kriz anlarının yönetiminde liderlik, kaynak yönetimi, iş birliği ve iletişimin temel ögeler olduğunun altını çiziyor, bunların hiçbirinin yapılmadığını gördüğünü söylüyor. “Ulusal düzenlemeler gereği olay yerinin kontrolünün kaymakam olmadı vali tarafından yapılması gerekir. Kriz yönetiminin olaya yakın bir yerde örgütlenmesi güvenlik ve kurtarma süreçlerinin yönetilmesi, iletişimin ve bilgi aktarımının belli biri tarafından yapılması… Hiçbirine tanık olmadık.” Kuşkusuz kriz yönetiminin nasıl yapılacağı, hangi kurumun, kimlerin ne sorumlulukta neyi nasıl yapacakları kriz çıktıktan sonra belirlenmiyor, bunların tümünün tüm riskler göz önüne alınarak önceden planlanması ve uygulamalarının yapılması gerekiyor.

Olay yerine dört bakanın birden gönderilmesine anlam veremediğini söylüyor Alp. “Bunu birinci yıl halk sağlığı asistanı bir sınavda söylese ya da yazsa geçer not alamaz.” diyor, “Literatüre de uygulamaya da aykırı… Bu yönetim değil yönetim boşluğu ve yetki karmaşası yaratır. Valinin yerinde olmak istemezdim doğrusu…” Alp bunu ideal anlamda söylüyor, çünkü Valinin bundan rahatsızlık duyduğunu hiç sanmıyorum ben…

Bir de bu sürecin bir işçi sağlığı ve güvenliği boyutu olduğunu da anımsayalım. Yanan otel bir işyeriydi. Ölen ve yararlananlar........

© T24


Get it on Google Play