Beşiktaşlı Deniz Arman
Diğer
26 Ocak 2025
O sabah kapıdan ilk giren oydu. ‘32. Gün Türkiye’ adıyla artık memleket meseleleri ile ilgili haberler yapacaktı. Bu bölüm için işe alınan üç gazeteciden biri oydu. Üç genç gazeteci de sonraki yıllarda ülkenin en kıymetli gazetecileri arasında anılacaktı.
Heyecanlıydı. Ülkenin en çok izlenen haber programında başarılı olabilecek miydi? Program için hazırlıklar yapılmıştı. Onların sadece izlemesi yeterliydi. Ancak ustaları Mehmet Ali Birand onlardan seyirciye yapacağı anonsu yazmalarını istedi. Tam anlamıyla giriş sınavıydı. O gün yayınlanacak programda 17 Mayıs 1992’de Beşiktaş’ın namağlup şampiyonluğu ile ilgili bir klip hazırlanmıştı. Diğer iki gazeteci onca birikimlerine rağmen o anonsu yazmak istemedi. Bilmedikleri bir konuydu ve daha da mühimi klişe olabilir kaygıları vardı.
Daktiloyu ona uzattılar. O güne kadar ekonomi gazeteciliği yapmış, babadan meslek öğrenmişti. Daktiloya ve yazacağı konuya baktı. Ve gülümsedi. En iyi bildiği yerden gelmişti. Sadece, “televizyonunuzun ayarlarıyla oynamayın, bu klip Beşiktaş’ın şampiyonluğu için siyah beyaz yayınlanacaktır” yazdı.[1]
Oysa ondan bu anonsu yazmasını isteyenler bilmiyordu ki Basın Yayın Genel Müdürlüğü İngiltere’ye dil eğitimi için gazetecileri yolladığında bitirme tezi olarak Beşiktaş’ı seçmiş o değerleri anlatacak kadar içselleştirmiş, “saçmalama oğlum adamlar ne bilsin” dediklerinde, “öğrensinler” diye yanıt vermişti.
Deniz Arman’ın 32. Gün’de yazacağı tarih işte böyle başladı. Gerçekten de 32. Gün’de mesleğe anlam ve değer katacaktı. O radyofonik sesi, gülümseyen gözleri, anonslarına kattığı tiyatral mimikleri ama en önemlisi yazdığı haber metinleri ve o ilk günkü gibi yaratıcılığı ile haber programının en öne çıkan isimlerinden biri oluvermişti.
Deniz Arman’ın medyaya dönük yasaklara karşı yaptığı “Fasulyenin Faydaları” ya da gözaltında kayıplara karşı hasırladığı “Gece ve Sis”........
© T24
visit website