menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Tek adamlar, neden çiçekleri sevmez?

15 10
24.02.2024

Özbek kökenli Rus oligark Alişer Usmanov’un sahibi olduğu Kommersant gazetesi, medyaya yönelik baskılara rağmen Rusya’nın hala en itibarlı yayın organlarından biri. Rusçada “İş adamı” anlamına gelen Kommersant, rejim tarafından kapatılan, 6 muhabiri faili meçhul cinayete kurban giden Nobel ödüllü Novaya Gazetta kadar cesur değil. Aslında böyle bir iddiası da yok. Gazetenin amacı Rusya’daki iş insanlarına, yatırımcılara mümkün olduğunca “tarafsız” bir şekilde Rusya’nın gündemini aktarmak. Mevzu bahis para ve ticaret olunca rejimin sansürü biraz da olsa askıya alınabiliyor ve Rusya’da yaşanan hak ihlalleri, hukukun askıya alındığı mahkeme kararları birer cümle de olsa bu ekonomi odaklı gazetenin sayfalarında yer bulabiliyor. Bu nedenle olsa gerek ki ABD, Alişer Usmanov için geniş yaptırımlar öngörürken Kommersant gazetesini istisna kapsamında tuttu.

Gazete aynı zamanda Rusya’daki tek adam rejimi etrafında şekillenen “hukuk tiyatrosunu” anlamak için de iyi bir kaynak. Bunun için 7 günde bir yayınlanan “Haftanın özeti” kısmına bakmak yeterli. Her haftanın özeti, o hafta verilen önemli mahkeme kararları ve hukuki gelişmelerle başlıyor, en temel hukuki ilkelerin dahi askıya alındığı bu soğuk duş etkisindeki kararların ardından dış politika, borsa ve yatırım haberlerine geçiliyor, Rus iş insanlarına steril ve yorumsuz bir gündem sepeti sunuluyor. Geçen hafta, yani 12-17 Şubat 2024’ün “hukuk” özeti ise şöyleydi:

“Rusya Federasyonu Yamal-Nenets Özerk Bölgesi Soruşturma Komitesi Müdürlüğü ve bölge savcılığı, muhalefet lideri Alexei Navalny’nin IK-3’teki ölümüyle ilgili olarak soruşturma başlattı.

Temyiz Mahkemesi, terörizmi meşrulaştırma davasında sosyolog Boris Kagarlitsky’nin cezasını ağırlaştırdı ve para cezasını beş yıl hapis cezasıyla değiştirdi. Kagarlitsky aynı zamanda hükümetin yabancı ajan listesinde kayıtlı.

….

Rusya Federasyonu İçişleri Bakanlığı, Estonya Başbakanı Kaja Kallas, Estonya Dışişleri Bakanı Taimar Peterkop ve Litvanya Kültür Bakanı Simonas Kairis’i arananlar listesine ekledi.

Yüksek Mahkeme, cumhurbaşkanı adaylığı reddedilen Boris Nadezhdin’in Merkezi Seçim Komisyonuna yönelik iki başvurusu hakkında da ret kararı verdi…”

Boris Kagarlitsky, 2023 yazında Ukrayna’nın Kırım Köprüsü’nü havaya uçurmasına “terör saldırısı” demek yerine “askeri amaçlar taşıyan bir saldırı” olarak betimleyip soğukkanlı bir savaş analizi yaptığı için teröre destek suçundan 7 yıl hapis cezasıyla yargılanan Marksist bir sosyolog. Kagarlitsky, Aralık ayında para cezasına çarptırılıp serbest bırakılmıştı, fakat savcının itirazı üzerine cezası ağırlaştırıldı ve 5 sene hapis cezası aldı. 13 Şubat günü dünyaca ünlü Marksist sosyolog, çıktığı duruşmada tutuklanıp tekrardan hapse girdi.

Boris Kagarlitsky tutuklanıyor

Boris Nadezhdin ise, 2015 yılında Kremlin’in dibindeki bir köprüden geçerken arkasından vurularak suikasta uğrayan liberal muhalif lider Boris Nemtsov’un müttefiklerinden. Boris Nemtsov, suikasta kurban gitmeseydi 2 gün sonra Ukrayna işgalini eleştiren bir savaş karşıtı mitinge katılmayı planlıyor, Putin’in işgal politikalarını eleştiriyordu. Boris Nadezhdin de geçmişte Putin’i desteklemesine, şimdiye kadar işgal edilmiş toprakların geri verilmesine karşı olmasına rağmen günümüzde hala Ukrayna’daki işgali eleştiren nadir isimlerden biri. Nadezhdin Mart 2024’teki başkanlık seçimleri için adaylığını açıkladığında bu nedenle kısa sürede 100 binden fazla imza topladı, her konuda Putin’i destekleyen Komünist Parti ve faşist “Liberal Demokrat Parti” adaylarına nazaran “gerçek bir muhalif” olarak değerlendirildi. Fakat Nadezhdin önce Kremlin medyası tarafından “bu gidişle ya zehirlenecek ya öldürülecek” gibi tehditlere maruz kaldı, ardından da tipik bir Putin rejimi taktiğiyle imzalarında usulsüzlükler bulundu, gerekli sayıda geçerli imzası olmadığı gerekçesiyle adaylığı Seçim Komisyonu tarafından reddedildi.

Boris Nadezhdin ve destekçileri adaylığı için gerekli 100 bin imzayı Seçim Komisyonu’na teslim ediyor.

Putin’in arananlar listesine koyduğu Estonya Başbakanı Kaja Kallas ise sadece Rusya’nın işgal tehdidi altında yaşayan küçük bir Baltık ülkesinin lideri değil, aynı zamanda bir Sovyet mağduru. Uzun yıllar Sovyet işgali altındaki Estonya’da bağımsızlık yanlısı diğer Sovyet muhalifleri gibi Kallas’ın annesi ve anneannesi de Stalin döneminde gerçekleşen işgal sonrasında 10 sene boyunca Sibirya’da sürgüne gönderilmiş, zor koşullarda hayata tutunmuş kişilerden. Sovyetlerin dağılmasının şokunu hala atlatamamış olan eski KGB ajanı Putin, hayallerini gerçekleştirip Rusya’yı Sovyet dönemindeki topraklarına kavuşturmak için eğer bir gün Estonya’yı işgal ederse arananlar listesine eklediği Estonya Başbakanı Kaja Kallas da büyük ihtimalle anneannesi ve bütün Putin muhalifleri gibi Sibirya yollarına düşecek.

Estonya Başbakanı Kaja Kallas, Putin rejimine yönelik sert eleştirileriyle tanınıyor. Kallas’ın NATO Genel Sekreterliği gibi bir kariyer planı da var.

Son zamanlarda maalesef “Stalin ölmedi, ruhu aramızda” dedirten tek olay, Kaja Kallas’ın aile trajedisinin tekerrür etme ihtimali değil.

Putin’in Rusyası artık hiç olmadığı kadar Stalin’in Rusyasına benziyor. Halihazırda zaten Putin göreve geldiğinden beri Stalin hakkındaki resmi söylemi değiştirmiş, Stalin’in işlediği toplu katliamları araştıran, ihlalleri raporlaştıran tarihçileri hedef göstermiş, tutuklatmış, geçiş dönemi adaleti çalışan STK’ları kapattırmış, “yabancı ajan” listelerine ekletmişti. Bugün anlaşılıyor ki bütüns bunlar sadece bir başlangıçtı.

Rusya’daki tek adam rejimi, Ukrayna’nın işgaliyle otoriterlik seviyesini arşa çıkardı, olağanüstü hukuku olağanlaştırıldı. Putin’i eleştiren herkes “ajan” ilan edildi, “işgal” kelimesini kullananlar Rus ordusunu karalamak ve yalan haber yaymak suçlarından tutuklandı, muhalif basının fişi çekildi, sadece bir pankart açtığı için yüzlerce insana ağır hapis cezaları verildi. Ve geçen hafta da hala hayatta kalmayı başaran en etkili Putin muhalifi olan 47 yaşındaki Alexei Navalny, “radikallik” suçlamasıyla ağır koşullarda tutulduğu Stalin’in muhalifler için inşa ettiği bir gulag’ın, yani toplama kampının kalıntıları üzerine kurulan bir Artik ceza kampında ölü bulundu.

Navalny ailesi

Ne trajik ki, hala cesaretlerini koruyabilmeyi başarmış bir avuç muhalif Rus, Navalny’i anmak için farklı şehirlerde Stalin döneminde hayatını kaybedenler anısına dikilmiş anıt mezarlara, heykellere çiçekler bıraktı. 35 farklı şehirde 400 Rus vatandaşı, sadece çiçek bıraktığı için gözaltına alındı, kamu düzenini bozmaktan 15 gün idari hapis cezasına çarptırıldı, daha geçen hafta Amerikalı gazeteci Tucker Carlson’ın övdüğü “tertemiz” Moskova metrolarında çevik kuvvet tarafından yerlerde sürüklendi. Putin bir kez daha Stalin’in mirasını yaşattığını bütün dünyaya ve iç kamuoyuna gösterdi. Hem de göstermelik başkanlık seçimlerine sadece 3 hafta kalmışken.

Cesaret yutan adam

Navalny, 2012 yılında güvenlik gücü FSB’nin önünde: “Zulme ve işkenceye karşıyım”

Avukatlık yapması mahkeme kararıyla yasaklanan Navalny sıradan bir avukat değildi. Her ne kadar muhalif siyasete atıldığı ilk yıllarda etnik milliyetçi ve nefret söylemleriyle dolu bir çizgide ilerlese de zaman içerisinde liberal ve Batılı hayat tarzına yakın muhaliflerle iş birliği yapmış, adım adım radikal fikirleri geride bırakmıştı. Putin’I eleştirdikçe ekonomik usulsüzlükler, para kaçırma gibi davalarla yargılanan Navalny için dönüm noktası 2013 Moskova belediye başkanlığı seçimleri oldu. Navalny, oylar henüz sandığa atılmadan sonucun belli olduğu bir seçimi çekişmeli hale getirdi ve gerçek muhalefetin ortak adayı oldu. Navalny’nin sosyal medyayı etkili kullanması, ikna kapasitesi yüksek yetenekli bir hatip olması, gönüllü kampanya ekibinin sokak sokak saha çalışması yapması oyları beklenmedik bir şekilde arttırdı. Rejimin güdümündeki medyaya, karalama kampanyalarına ve sandıktaki usulsüzlüklere rağmen Navalny beklentilerin üstünde bir oy aldı, ' ile kaybetti. Biraz daha oy alsa seçim ikinci tura kalacak ve Putin’in her sandıkta kazandığı zaferlerin o kadar da “kesin” olmadığı ortaya çıkacaktı.

Navalny kampanya sırasında zimmete para geçirme suçundan hüküm giydi. Muhaliflerin sokağa........

© Serbestiyet


Get it on Google Play