menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kimlik kavgasının örttüğü gerçek

37 0
19.01.2024

Kur’ân sayfaları arasında seyahat eden her insan, peygamber kıssalarına dikkatle baktığında onların iki boyutlu bir mücadelenin içinde olduğunu açıkça görür. Peygamberler, çift boyutlu bir zulmün gerçekleştiği bir ortamda çift boyutlu bir adalet çağrısıyla çıkmışlardır. Çift boyutlu bir zulüm tablosu, Kur’ân kıssalarında peygamberlerin karşısında gördüğümüz kişi ve toplulukların temel bir özelliğidir. Çünkü hem dikey hem yatay düzlemde, yani hem Yaratıcıya hem de yaratılanlara karşı haksızlık ve zulüm irtikap etmektedirler. Firavun örneğinde olduğu gibi, Yaratıcıya ait özellikleri kendilerinde vehmederek kendilerine ‘tanrısal bir nitelik’ atfetmeleri Yaratıcıya karşı haksızlıkları iken, kendilerini tanrılaştırdıkları için diğer insanlardan ‘kula kulluk’ beklemeleri ve buna göre bir yapı oluşturmaları bir dizi zulme zemin oluşturmaktadır. Peygamberler ise, her iki zulmü de ortadan kaldırmaya taliptirler. Başlarındaki ‘inatçı zorba’ya itaat eden kavmine karşı Hûd, özellikle ekonomik alandaki zalimlikleriyle öne çıkan Medyen’e karşı Şuayb, Firavun ve kavmine karşı Musa peygamberler, ilk anda akla gelen örneklerdir.

Kaldı ki, yine Kur’ân’dan öğrendiğimiz bir gerçek, insanın Yaratıcıyla olan ilişkisinin sıhhatinin yaratılanlarla ilişkisinde sınandığıdır. İnsan-insan ilişkilerine dair hükümler yüklü Hucurat sûresinin insanları tekrar tekrar takvaya davet eden bir sûre de olması; Maide sûresinde mü’minleri ‘adalet’e çağıran, öyle ki ‘öteki’ olarak gördüğü bir topluluğa karşı da ‘adaletten ayrılmamayı’ emreden 8. âyetinin ‘adil olma’yı takvanın gereği ve göstergesi olarak sunması bunun ilk anda akla gelen delilleridir.

Diğer taraftan yine Kur’ân, daha ilk inen âyetlerden başlayarak, Peygamberin karşısında ayak direten Kureyş müşriklerini ‘şirk’leriyle birlikte ‘ahlâk’ları ve bunun sonucu olan ‘davranış’ları ile yüzleştirir. Toplum içinde herkesten zayıf durumdaki yetimin malına el koyan, fakiri ve zayıfı ezen bir topluluk nasıl yolunun ve itikadının doğru olduğunu iddia edebilir?

Bilakis, Beled sûresinin ‘sarp yokuş’ mecazı üzerinden ortaya koyduğu üzere, şu dünya........

© Serbestiyet


Get it on Google Play