İNSANLIK KENDİ SONUNU GETİRECEK ATOM BOMBASINI NASIL İCAT ETTİ
Nükleer silah, nükleer reaksiyon ve nükleer fisyon birlikte kullanılmasıyla ya da çok daha kuvvetli bir füzyonla elde edilen yüksek yok etme gücüne sahip silahtır. Genel patlayıcılardan farklı olarak çok daha fazla zarar vermek amaçlı kullanılır.
Atom bombası, patlamanın kontrolsüz çekirdek tepkimesi yoluyla sağlandığı bir bomba modelidir. Çekirdek tepkimesi zincirleme ve çok hızlı gerçekleştiğinden ortaya devasa boyutta bir enerji açığa çıkar ve bu da patlama ile beraberinde şok dalgası ortaya çıkarır.
Projenin başlangıcı 1938'de Alman kimyagerler Otto Hahn ve Fritz Strassmann'ın nükleer fisyonu keşfetmesi ve bunun sonucunda Lise Meitner ve Otto Frisch tarafından yapılan teorik açıklama, atom bombasının geliştirilmesini teorik olarak mümkün bir hale getirdi.
Hitler, atom bombası üretmeye çok yaklaşmıştı: Nazi bilim insanlarının uranyum küpleri ile ilgili ayrıntılar ilk kez ortaya çıktı. AYRICA HİTLER Almanya’sı Ruslara saldırıp Sibirya’yı işgal etmeyi de planlıyordu ancak o yıllarda imal edilen savaş araçlarının motorları aşırı soğuklarda çalışmamaktaydı Hitler emir verdi; susuz hava ile sogutmalı araçlar yapın İlk kez hava ile soguyan patlamalı motor Almanlar tarafından gerçekleştirildi
SU GİBİ AKSIN KALE GİBİ SAĞLAM KÖPEK GİBİ SADIK OLSUN Akan su kale ve köpek figürlü ilk susuz motorlu
WOLKSWAGEN araç fabrikalarında imal edilip Alman askeri sistemine üretilen araçlar entegre olmuştu…
Atom enerjisinin silahlarda kullanılabileceğini öngören Albert Einstein, dönemin ABD Başkanı Roosevelt’e bir mektup yazarak Almanya’nın II. Dünya Savaşı başlamadan Atom enerjisini keşfetmeye çok yakın olduğunu, bunu savaşta yıkıcı bir güç olarak kullanmaya karar verdiğini bildirdi.
Einstein ve arkadaşlarının yaptığı uyarıları dikkate alan ABD hükümeti bu gelişmelerin üzerine teyakkuza geçti.
Bilim insanları, Nazi Almanya'sının lideri Adolf Hitler'in 2. Dünya Savaşı sırasında atom bombası yapmak amacıyla inşa ettirdiği nükleer tesiste bulunan uranyum küplerine ilişkin kapsamlı bir inceleme yaptıklarını duyurdu. Yüzlerce küpün, Naziler tarafından tam olarak çalışmaya yakın bir nükleer reaktör inşa etmek için kullanıldığı belirtildi.
Ancak, deneyler sonuçlanmadan savaş sona erince reaktör ABD'li askerler tarafından dağıtıldı ve 664 uranyum küpü, birçoğu kaybolup karaborsada satılmadan önce ABD'ye gönderildi. Böylelikle insanlık tarihinin görebileceği en kötü felaketlerden biri daha gerçekleşmedi.
ABD’nin Washington eyaletinde bulunan Kuzeydoğu Pasifik Ulusal Laboratuvarı'nda bulunan bir araştırma ekibi, Amerikan laboratuvarlarındaki gizemli uranyum küplerinin bir zamanlar Nazi Almanyası'nın başarılı bir nükleer program oluşturma çabalarının bir parçası olduğuna inandıklarını açıkladı.
Dünyanın biyolojik silah üretiminde lider ülkesi Almanlardı Amerikalılar ise Almanlardan kaçıracakları bilim adamları ile daha etkili bombalar ve silahlar üretmeyi planlamaktaydılar
Almanya’dan ABD'ye götürülen bilim adamları arasında başta doktorlar, roket bilimciler, havacılık ve uzay bilimciler, mimarlar, güdüm sistemleri, radar ve uydular üzerinde çalışan elektronikçiler, malzeme bilimciler, biyolojik ve kimyasal silah uzmanları, tıp araştırmacıları ve kimya mühendisleri bulunuyordu…
Julius Robert Oppenheimer (22 Nisan 1904 - 18 Şubat 1967), Amerikalı teorik fizikçi ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Manhattan Projesi'nin Los Alamos Laboratuvarı direktörüydü. Kendisi genellikle "atom bombasının babası" olarak anılır.
Oppenheimer, 1939 yılında, İtalyan fizikçi Enrico Fermi'nin Chicago Üniversitesi'ndeki nükleer reaktör çalışmalarına katıldı. Bu çalışmalar, nükleer enerjinin kullanımı konusunda ilk adımların atılmasına öncülük etti. Daha sonra Oppenheimer, 1942 yılında Manhattan Projesi'nin başına getirildi ve bu proje kapsamında Los Alamos'ta bir araştırma merkezi kurdu.
Oppenheimer ve ekibi, atom bombasının geliştirilmesinde önemli bir ilerleme kaydettiler ve Temmuz 1945'te ilk atom bombası, New Mexico'da gerçekleştirilen bir testte patlatıldı.
Trinity deneyinin ardından, Oppenheimer içsel çatışmalarla boğuştu. Atom bombasının yıkıcı gücünü ilk elden tecrübe etmek, onun ruhsal dünyasında derin bir yara açtı. Hiroşima ve Nagasaki'deki yıkım, onun vicdanında derin bir acı ve sorumluluk duygusu yarattı. Bilimin sınırlarını zorlarken aynı zamanda........
© Önce Vatan
visit website