BUZDAĞI YANILSAMASI VE MAHKUM İKİLEMİ ÇIKMAZI
Yaşantılarımız bireyseldir ve bu bireyselliğin içerisinde görünen kısımların altında yanında, civarında görünmeyen ve görünemeyen karanlık alanlar vardır. Genelde insanlar herkesin görmesini istediği alanlarda en iyi olduğu ve muhteşem yaptığı icraatları vitrine koyuyor. Ve kendisini sadece bu şekilde algılatmak istiyor. Yani buzdağının görünen yüzünün o muhteşem tarafları olduğunu algılatmak istiyor.
Yaşantımız hakkında düşünme biçimimizde rasyonel olsaydık, bilgi toplar, işler ve bunları kararlar vermek için kullanırdık. Ancak bunun yerine, çoğu insan “dünyayı pembe gözlüklerle görme” eğilimindedir. Bu eğilim, iyimserlik önyargısı olarak bilinir.
Örneğin bir kuğunun su üzerinde çabasız ve asil bir şekilde yüzdüğünü görürüz ve imreniriz. Halbuki gerçek hiç de öyle değildir. Suyun altına baktığınızda kuğu bacaklarını ritimsel olarak çarpmaktadır ve suyun üzerinde kalma çabası gösterirken büyük bir çabayı görmeyiz de kuğunun dans eder gibi yüzdüğünü ve bunu çok kolay yaptığını zannederiz.
Nedense buzdağının altında olanı değil üstünde olana odaklanırız. Bu da her insanın başka insanlar hakkında büyük yanılsamalara düşmesine sebep olur.
Iki insan vardır bu hayatta: biri çabalayarak bir şeyler elde etmeye çalışan diğeri diğer insanları izleyerek kuğunun su üzerinde asil ve çabasız yüzdüğünü zanneden ve kolayca bir yerlere gelmeye çalışan…ve hayatları boyunca başarısızlığın içinde bocalayanlar…
Tabii bir de Ankara’da dayısı olanlar… onların kategorisi yok.
Gerçek zafer tüm gücünüzle çabalayabilmektir.........
© ngazete
visit website