Yeniden esen iki devletli çözüm rüzgârı
Dünya hala Hamas’ın Gazze sınırındaki Kibutzlara yaptığı saldırıya karşılık İsrail’in başlattığı huruç harekâtının meşru müdafaa mı, yoksa soykırım mı olduğunu tartışadursun bir zaman gündemden düşen iki devletli çözüm tekrar hatırlandı. Şimdi koşullar geçmişten farklı. Ama iki devletli çözümün önündeki engeller kadar bağımsız Filistin devletinin kendi ayakları üzerinde durup, duramayacağı endişeleri aynı.
Eski - YeniBaş Rol Oyuncuları ve Başarısız Süreçler
ABD Orta Doğu’da hala en etkili güç. Suriye’de, Irak’ta fiili varlığı, Afganistan, Pakistan ve Libya’da gölgesi devam. Şimdi bir de İngiltere ile Kızıldeniz’i Huti saldırılarına karşı koruma görevini üstlendi. Tabii bölgede Hamas ve Hizbullah’ın sırtını sıvazlayan İran gerçeği var. Rusya ve Çin de Orta Doğu’da. Ama İsrail ve Filistin konusunda şimdi elini taşın altına koyma kararlılığı gösteren, sesi gür bir Katar ve onun bir adım gerisinde Birleşik Arap Emirlikleri var. Suudi Arabistan, İran Yemen’de Huti’leri desteklediği için İsrail’in yanında olmasa bile karşısında değil. Camp David’den (1979) bu yana İsrail ile barışı zorunlu gönüllü olarak sürdüren Mısır, şimdi özellikle Hamas’ı ülkeye tehdit olarak gördüğünden İsrail’in yanında, ateşkes ve ön müzakere masasının başköşesinde. İki devletli çözümü yeniden gündeme getirenler arasında, geçen hafta Paris’teydi. Yarın acaba nerede olacak? İsrail’in Abraham paydaşlarından Sudan, Fas, Bahreyn ve Umman sessiz. Ürdün de Mısır gibi İsrail’e yakın. Sadece zorlandıkça sesi çıkıyor. Lübnan sürekli teyakkuz halinde. Mikati hükûmeti, kıvılcımın Lübnan’a sıçramasını ve Hizbullah’ın ülkeyi yeniden yangın yerine çevirmesini engelleme gayretinde.
Dünya İsrail ve Filistin konusunda, her defasında akim kalan sayısız barış girişimi gördü. Yol üstünde nice harita eskidi. Barışın adresi bir türlü bulunamadı. Yapıcı katkılarına rağmen, Oslo süreçlerinin sonu hep “indifada” oldu. Norveç bölgede yüzünü eskitince, şimdi sadece Mülteciler Konseyi ile acil yardım için sahada; Bir de Doğu Akdeniz doğal gaz sondajlarında. Öte yandan İsveç İsrail-Filistin meselesine 2014 den itibaren el atmış, önce Filistin’in bağımsızlığını tanıyarak Filistinliler için yeni bir umut olmuştu. Aslında amacı o tarihte ülkede sayıları giderek artan Arap ve Filistinli mülteci ve göçmen sayısını sınırlamak, hatta geri göndermekti. Doğru dürüst kurumsal, hukuki, teknik ve fiziki altyapısı olmayan Filistin’i inşa etmeye de pek hevesliydi. Müzakerelerde kalıcı barış için hep “iki devletli çözüm” ün önemine odaklandı. Verdiği insani yardıma ilaveten, bağışa doymayan Filistin’e 2014 ve 2019 yılları arasında “devlet kurma ve........© Muhalif
visit website