Bu bir rüya olmalı
SURİYE İLE YENİDEN BAHAR HAVASI MI?
Suriye sınır komşumuz. Güneyde en uzun sınırımız olan devlet. Suriye’de, Türkiye’de bölücülük ve terör etkinlikleri yürüten gruplar hatta onların elebaşı vardı. Yıllarca uğraştık. Elebaşını aldık. Şam Yönetimi ile Suriye topraklarında faaliyette bulunan PKK teröristleri ile mücadeleyi birlikte yürütebilmek için Adana Mutabakatı’nı imzaladık. Bölücü örgüte müdahale ettiğimizde, Rusya askerlerimizi öldürmüyor; ABD SİHA’larımızı düşürmüyor, askerlerimizin başına çuval geçirmiyordu. Suriye ile Ortak Bakanlar Kurulu toplantıları yapmaya başlamıştık. Erdoğan, Esad ile Bodrum’da Mavi Yolculuk bile yaptı. Bu politika, her yönüyle Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal çıkarlarına uygundu.
Sonra Erdoğan birden BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) Eş Başkanı yapılıverdi. Eminim BOP’un ne olduğunu, amacını, Türkiye’nin başına ne çoraplar ördüğünü daha da örebileceğini bugün de anlamış değil.
ABD, çok güçlü bir olasılıkla Rusya ile el altından yürüttüğü artık “danışma” mı dersiniz, “ortaklık”mı bilemem, ilişkilerle, fikir babaları arasında İsrail’in bulunduğu, “Atlantik’ten-Orta Asya’ya, Ortadoğu’nun yeniden düzenlenmesi projesi” (BOP) çerçevesinde, Suriye’nin tepesine bindi. Bir saniye düşünmeden, çok tekrarlanan tanımlama ile “Emevi Camiinde namaz kılmak” hevesiyle ABD’nin yanında yer aldık!
El Kaide gibi başta ABD olmak üzere Batı tarafından yaratılmış terör örgütü IŞİD ile mücadele görüntüsü altında, Özal’ın “bir koyup üç almak” politikası sonucunda Kuzey Irak’ta zaten kurulan Kürt ünitesine, Kuzey Suriye’de YPG/PYD de eklendi. ABD’nin gözde müttefiki, Rusya’nın koruyucu kanadının altındaki, Kürt ayrılıkçı örgütü olarak.
Bu arada Rusya güneyimize de yerleşti. Suriye’de, Türkiye’nin de alevlendirdiği savaştan kaçan yaklaşık 10 milyon sığınmacı, üstelik Filistinli göçmenlerden kendisini ancak kanlı bir iç savaşla kurtarabilen Ürdün örneği önümüzde durur ve ben dâhil herkes bu konuda uyarılarda bulunurken, Türkiye’ye doluştu. AB’nin üç kuruşuna muhtaç edilmiş ekonomimiz nedeniyle, Türkiye’de, demografik yapı dâhil her şeyi temelden değiştirecek bu milyonlarca yabancı, Türkiye’yi, ekonomisi başta olmak üzere, tarumar etti.
Şimdi Erdoğan, “Esed ile yeniden dost olabileceğini” açıkladı. Peki de Esad’ın, daha kısa bir süre önce ileri sürdüğü, Erdoğan’a yanıt olarak bu defa da tekrarladığı, “askerlerini Suriye topraklarından çek!” koşulu ne oldu? Biz çekmesek de çektirecekler zaten anlaşılıyor da biz bütün bu gelişmelerden ne kazandık? Yoksa emperyalizmin artık kabak tadı veren oyununa bir kez daha gelip, neredeyse ülkemizi kaybetme tehlikesiyle mi karşı karşıyayız? Başka bir deyişle, Suriye ile yeniden bahar havası mı yaşayacağız, yoksa bir kez daha havamızı alıp, çok ağır bedel mi ödeyeceğiz? Ben ne bileyim.
EKÜMENİK PATRİK
Geçtiğimiz........
© Muhalif
visit website