Gümrük Birliği’ne giriş hikayemizi hatırlayan var mı? Sözde Avrupa Birliği’nin kapıları açılacak ve Türkiye bu anlaşma sonrası hızla tam üyelik kazanacaktı.

Çiller hükümeti tarafından AB üyesi olmadan AB’nin gümrük birliğine üye olunması gibi bir garabet yaşanmış, Türkiye’nin ithalat vergilerinden kaybettiği milyarlarca dolar bir kenara ülkenin AB’nin ihracat ürünleri için vergisiz bir pazarına dönüşmesi cabasıydı.

En fenasıysa AB, üzerine para verilse kabul edilmeyecek bu anlaşma işin üstüne bir de Güney Kıbrıs Rum kesiminin tüm adayı temsilen AB’ye katılımı hususundaki başvurusu üzerinde Türkiye’nin vetosunun da kaldırılmasını talep etmişti.

Çiller tüm bu talepleri kabul etmiş, hem Güney Kıbrıs’ı tek başına AB’ye alırlar hem de bizi almazlarsa ne olacak sorularına ise “Bunu yapamazlar, yaparlarsa biz de Kuzey Kıbrıs ile birleşiriz” diye açıklamalar yapmıştı.

Bunların hepsinin kaydı dönemin arşivlerinde bulunuyor. (Detayları merak edenler için rahmetli Mehmet Ali Birand’’ın 28 Şubat Belgeseli’ni ısrarla tavsiye ederim)

Sonuç olarak da aynen korkulan oldu. Hem AB’ye giremedik hem de Rum’lar tüm adayı temsilen birliğe üye oldular. Üstüne yaklaşık 30 yıldır Gümrük Birliği’nin ekonomimize verdiği zararla yaşıyoruz…

Durumun elbette lehimize olan yanları da oldu. Sermaye problemi yaşayan Türkiye ile sağlanan bu birlik önce AB ürünlerinin Türkiye’ye akmasına, sonra sırasıyla orta düşük, orta ve orta yüksek teknolojili ürünlerinin üretimi için yabancıların yavaş yavaş ucuz maliyet yakalayabilecekleri Türkiye’de yatırım meselesini düşünmelerine, askerlerin boyunduruğundan kurtulunduğu anda da bu teknoloji sınıfları işin yatırım yağmasına neden oldu.

Fakat bu durum Türkiyeye uzun vadede ciddi zarar verdi. Çünkü bu teknoloji sınıflarına öyle yüklenildi ki üretimin %90’dan fazlası bu aralıkta kaldı. Yüksek teknoloji ürünleri AB tarafından üretilirken bize ucuza mal etmek istedikleri sanayi ürünlerinin üretimi kaldı.

Hal böyle olunca yüksek teknoloji ürünü üretmek için ortada bir amaç olmayınca da üniversiteler kadük kaldı. Ne dünyayı değiştirecek teknolojiler peşinde koşan mühendisler, ne de bunlara kaynak bulacak, pazarlamasını yapacak ekonomistler, pazarlamacılar, reklamcılar yetiştirebildik. Buna uygun bir eğitim sistemi hazırlamadığımız gibi tüm dünyada gelişmekte olan ülkelerin üretim ve teknolojide roketlendiği bir aralandığında ne olduğunu anlayacak bir idrak seviyesine bile ulaşamadık.

Bu teknoloji sınıflarındaki ürünleri yüksek teknoloji ile değiştirmeden ve bunun için de başta üniversiteler olmak üzere eğitim meselesinin üzerine düşmeden içine düştüğümüz cendereden çıkmamız çok zor.

QOSHE - Bu teknoloji sınıfından çıkmak… - R. Levent Işık
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bu teknoloji sınıfından çıkmak…

13 3
06.12.2023

Gümrük Birliği’ne giriş hikayemizi hatırlayan var mı? Sözde Avrupa Birliği’nin kapıları açılacak ve Türkiye bu anlaşma sonrası hızla tam üyelik kazanacaktı.

Çiller hükümeti tarafından AB üyesi olmadan AB’nin gümrük birliğine üye olunması gibi bir garabet yaşanmış, Türkiye’nin ithalat vergilerinden kaybettiği milyarlarca dolar bir kenara ülkenin AB’nin ihracat ürünleri için vergisiz bir pazarına dönüşmesi cabasıydı.

En fenasıysa AB, üzerine para verilse kabul edilmeyecek bu anlaşma işin üstüne bir de Güney Kıbrıs Rum kesiminin tüm adayı temsilen AB’ye katılımı hususundaki başvurusu üzerinde Türkiye’nin vetosunun da kaldırılmasını talep etmişti.

Çiller tüm bu talepleri kabul etmiş, hem Güney Kıbrıs’ı tek başına AB’ye alırlar hem de bizi almazlarsa ne olacak sorularına ise “Bunu yapamazlar, yaparlarsa biz de Kuzey Kıbrıs ile birleşiriz” diye........

© Milat


Get it on Google Play