Yakın tarihlerde Kaliforniya Üniversitesi’ne ait fonun dünyanın en büyük yatırım bankası BlackRock’ın gayrimenkul fonuna yaptığı 4 milyar dolarlık yatırıma, küresel ekonomi kanallarında önemli bir yer ayrılmıştı.

Basit bir haber gibi timeline’ımızadan akıp geçen ve detaylarını merak bile etmediğimiz bu haber aslında AND’nin nasıl dünyanın bir numaralı ekonomisi olduğunun temel nedenlerinden birini gözümüze sokmuştu çaktırmadan.

BlackRock aslen benim köşem için The Vanguard ve StateStreet ile beraber önemli bir aktör. İlerleyen dönemde bu üç bankanın gücünü, faaliyetlerinin dünya ekonomisi üzerindeki etkisini, ortaklık ilişkilerini ele alan kapsamlı bir yazı yazmayı planlıyorum.

Fakat bugünkü yazımızın konusu ilgili haberin diğer yarısıyla alakalı. Bir yatırım bankasının fonuna 4 milyar dolar emanet eden bir üniversiteden bahsediyoruz. Üstelik bu üniversitenin yönettiği toplam fon tutarı 150 milyar dolar.

Böylesine muazzam bir varlığa ulaşmalarındaki ana kaynak bağışlar. Yüzyılı aşkındır şirketler, vakıflar ve süper zenginlerden topladığı bağışlara günümüzde artarak devam ediyor. Mark Zuckerberg’den BP’ye Bill ve Melinda Gates Vakfı daha yüzlerce vakıf ve milyarder üniversiteye milyonlarca dolarlık bağışlarda bulunuyorlar.

Peki, neden?

Tabi ki de AR-GE faaliyetleri için. Dünyanın en iyi 20 üniversitesi içinde kendine her zaman yer bulabilen bu kurum moleküler kimyadan yazılıma, biyoteknolojiden savunmaya yüzlerce alanda dünyayı değiştirecek keşif ve icadın sahibi.

Dünyanın en çok Nobel Ödülü kazanan üçüncü üniversitesi ve yüzün üzerinde ödülü var.

Bu kadar büyük bağışlarla kurulan sistemin böylesine muazzam sonuçlar üretmesi gayet normal tabi. Günümüzde bilim, para ve gayretin eseridir.

İşler sadece Kaliforniya Üniversitesi’nde böyle sanmayın. Dünyanın en başarılı üniversitelerinin tamamında sistem aynı şekilde yürüyor.

Hepsini bilim üretilmesi adına destekleyen vakıflar, şirketler ve süper zenginler var. Verdikçe çıkan sonuçlarla kat kat fazlasını kazanıyorlar.

Tüm bunların yanında tabi ki bu üniversitelerin bulunduğu devletler de kurumlarına inanılmaz kıymet veriyor. Bütçeler de bu eko sistemin devamı için uygun şekilde hazırlanıyor. Yıllık bazda bakacak olursak 2022’de Oxford Üniversitesi bütçesi 7,39 milyar dolar, Harvard Üniversitesi 5,4 milyar dolar, Stanford Üniversitesi 7,4 milyar dolar, Cambridge Üniversitesi: 8,2 milyar dolar, Yale Üniversitesi: 5,1 milyar dolar gibi çok büyük bütçeler aldılar. Bunların hepsi dünyayı değiştiren buluşların ve Nobel Ödüllerinin daimi sahipleri üniversiteler.

Dünyanın en iyi üniversitelerinin mezunlarının bilinen servetlerine de bir göz atalım.

Harvard Üniversitesi’nden mezun olan bilinen süper zengin sayısı 1830 kişi ve toplam servetleri 1,9 trilyon dolar. Standford Üniversitesi için 775 kişi ve 1,1 trilyon dolar. Columbia Üniversitesi için 516 kişi ve 621 milyar dolar. MIT Üniversitesi için 351 kişi ve 380 milyar dolar. Yale Üniversitesi için 358 kişi ve 311 milyar dolar.

Tekrar ifade edelim. Bunlar sadece bilinen resmi rakamlar. Bilinmeyen servet toplamının trilyonlarca dolar olduğu tahmin ediliyor.

Ülkemize dönüp baktığımızdaysa tablo çok farklı. En başta bizim yükseköğretim kurumları sistemimiz farklı. Devlet üniversiteleri vakıf üniversitelerine göre çok önde. Vakıf üniversitelerinin var oluşları çok yeni. Kök salmış ve olgunluğa ulaşmış durumda değiller. Fakat zamanla ciddi bir potansiyel oluşturacakları kesin.

Karşılaştırdığımız ülkelere göre kıyaslandığında yük devletin sırtında. Ülkemizin milyarderleri ile üniversitelerimiz arasında yukarıda anlatılanın yüzde biri kadar bile bir destek, bağış, iş birliği faaliyeti yok.

Dolayısıyla da dünya sıralamalarında ilk yüzde bile kendimizi ancak 1 maksimum 2 üniversite ile yer bulabiliyoruz. Çoğu zaman o da olmuyor. Bu iş devletin sırtında kaldıkça, sanayiden ticarete, sivil toplumdan vatandaşa üniversitelere destek gelmedikçe başarılı olmamız da mümkün değil.

2022 itibariyle üniversite sayımız 129 devlet ünversitesi, 75 vakıf üniversitesi ile 204’e ulaşmış durumda.

on 20 yıl içinde devlet üniversitesi sayısı 53’ten 129’a toplam üniversite sayısı ise 76’dan 204’e ulaştı.

2023’te üniversitelerimize ayrılan bütçe 134 milyar 693 milyon TL yani tek başına Oxford Üniversitesi'nin bütçesi kadar bile değil.

Eğer ülkemizde katma değerli ürün üretimi ve ihracatı, dünyanın en iyi savunma araçlarının icadı ve üretimi, dünya çapında çığır açacak yeni ilaç, tedavi yöntemi ve tıbbi malzeme üretimi, ihracat rakamlarımızın rekorlar kırması, güçlü bir refah ekonomisi isteniyorsa üniversitelere iş dünyasının AR-GE ve üretim için bu iş dünyada nasıl yapılıyorsa aynen o şekilde destek olması gerekiyor. Dünya tarihinde bilimin gelişim süreci izlendiğinde servetin desteği olmadan asla yükselmesinin mümkün olmadığı ortadadır.

QOSHE - ​Üniversiteler ve büyük ABD - R. Levent Işık
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

​Üniversiteler ve büyük ABD

11 1
07.02.2024

Yakın tarihlerde Kaliforniya Üniversitesi’ne ait fonun dünyanın en büyük yatırım bankası BlackRock’ın gayrimenkul fonuna yaptığı 4 milyar dolarlık yatırıma, küresel ekonomi kanallarında önemli bir yer ayrılmıştı.

Basit bir haber gibi timeline’ımızadan akıp geçen ve detaylarını merak bile etmediğimiz bu haber aslında AND’nin nasıl dünyanın bir numaralı ekonomisi olduğunun temel nedenlerinden birini gözümüze sokmuştu çaktırmadan.

BlackRock aslen benim köşem için The Vanguard ve StateStreet ile beraber önemli bir aktör. İlerleyen dönemde bu üç bankanın gücünü, faaliyetlerinin dünya ekonomisi üzerindeki etkisini, ortaklık ilişkilerini ele alan kapsamlı bir yazı yazmayı planlıyorum.

Fakat bugünkü yazımızın konusu ilgili haberin diğer yarısıyla alakalı. Bir yatırım bankasının fonuna 4 milyar dolar emanet eden bir üniversiteden bahsediyoruz. Üstelik bu üniversitenin yönettiği toplam fon tutarı 150 milyar dolar.

Böylesine muazzam bir varlığa ulaşmalarındaki ana kaynak bağışlar. Yüzyılı aşkındır şirketler, vakıflar ve süper zenginlerden topladığı bağışlara günümüzde artarak devam ediyor. Mark Zuckerberg’den BP’ye Bill ve Melinda Gates Vakfı daha yüzlerce vakıf ve milyarder üniversiteye milyonlarca dolarlık bağışlarda bulunuyorlar.

Peki, neden?

Tabi ki de AR-GE faaliyetleri için. Dünyanın en iyi 20 üniversitesi içinde kendine her zaman yer bulabilen bu kurum moleküler kimyadan yazılıma, biyoteknolojiden savunmaya yüzlerce alanda dünyayı değiştirecek keşif ve icadın sahibi.

Dünyanın en çok Nobel Ödülü kazanan üçüncü üniversitesi ve yüzün üzerinde ödülü var.

Bu kadar........

© Milat


Get it on Google Play