Sevdiğim Türkiye'm
İstanbul Şehrengizi yazarı Mehmet Kâmil Berse’nin Benim Vatanım Burası Sevdiğim Türkiye’m ile On Bir Şehrimiz kitapları yayımlandı.
Medeniyetlerin kalbi olan şehirlerimizin, üzerimizde hakkı var. Bu hakkı ödeyen de var ödemeyen de… Mehmet Kâmil Berse, şehirleri kalbine yerleştirmiş bir kalem erbabı. Daha önce İstanbul Şehrengizi ile Üç Okyanus Dört Kıta kitaplarını okuduğumuz Berse, şimdi de Benim Vatanım Burası Sevdiğim Türkiye’m ile On Bir Şehrimiz isimli eserleriyle okuyucuların önüne çıktı. Münderecatı ve muhtevasıyla ülkemizin en dolu dergilerinden biri olan Şehir ve Kültür’ün Genel Yayın Yönetmeni olan Mehmet Kâmil Berse’nin Kalem Kitabevi Yayınları’ndan çıkan her iki eseri, bizim vatan coğrafyamızı çok iyi dillendiren ve anlatan birer irfan manzumesi.
BENİM VATANIM
Bazı kitap isimleri sizi hemen sarıverir, meftunu oluverirsiniz. Benim Vatanım Burası Sevdiğim Türkiye’m adı da böyledir. Bunu Vatanım Türkiye’m şeklinde kısaltarak da okuyabilirsiniz. Esasen ‘vatan’ ve ‘Türkiye’ kelimeleri birbirine o kadar çok yakışıyor ki… Tabii idrak yoksunu ‘vatansızlar’, hiçbir zaman bunu anlayamayacak! Eser, denemelerden oluşuyor. Kitapta isim ve resim önemlidir. Güzel bir kapak yapılmışsa artık o eserin içine girmek, sayfalarını çevirip okumak için sabırsızlanıyorsunuz. Biz de davete icabet ediyor, kıraate başlıyoruz. Yazarımız, ‘sunum’uyla bize mihmandarlık ediyor tevekkeli. Elimizden tutup gönül sarayının bütün odalarında gezdirmeye başlıyor. Her bölüm ayrı bir saadet havası… Peki bu irfan ocağında neler var? Önce vatan var, memleket var, bayrak var. Bitmedi, birlik ve beraberlik şuuru var. Millî ve manevi değerlerimiz var. Muhteşem medeniyetimiz, muazzam tarihimiz ve kahraman ecdadımız var. Bazı nadanların ‘hamaset’ diyerek küçümsemeye yeltendiği bütün kıymet hükümlerimiz var. “Vatan sevgisi imandandır.” buyruğunun şuurunda olan yazarımız, bu yüksek şuuru, okuyucularına da aktarmak istiyor. Hepimiz vatanımızı seviyorduk. Ama o ihanet gecesinde yaşanan 15 Temmuz Destanı’ndan sonra bu muhabbet, bir anda herkesi tutuşturan karasevdaya dönüşmedi mi?
Eserde mübarek isimleri yâd edilenler, bizim ezelî ve ebedî kılavuzlarımız, yol açıcılarımız, yön göstericilerimizdir. Başta Hazret Peygamber vardır bu ulu kervanın önünde. Hülefa-yı Raşidin vardır. İslam âlimleri, mutasavvıfları, mezhep imamları, ilim ve irfan ehli vardır. Sonra şairlerimiz, üdebamız, müelliflerimiz, mütefekkirlerimiz, münevverlerimiz vardır. Ahmed Yesevî’den Mevlâna’ya Yûnus Emre’den Şeyh Galib’e uzanan tasavvuf zinciri ile inanç bahçemizin kutlu bahçıvanları vardır.........
© Milat
visit website