Kişilik deformasyonu
Son zamanlarda insanların birbirlerinden nefret edecek hale geldiğini hissedebiliyoruz.
Psikopat ruh hali ile insanları ayrıştırmak, beğenmediği ya da sevmediği kişilere hoş olmayan sözler söylemek tek kelime ile ahlaksızlık olsa gerek. Bu dünyada yaşanan, yaşatılan her şey bir çıkar uğruna yapılıyor. Her şey ya manevi ya da maddi çıkara dayanıyor. İnsanlar bir şekilde siyasi, ekonomik, kişisel hatta psikolojik menfaatleri gereği kişilik deformasyonuna uğrayabiliyor.
İnsan dünyada yaşananlar yüzünden acı ile yoğrulmuş bir varlıktır. Acının kaynağı eşitsizlikler, çelişkiler, sömürü, en önemlisi de güç elde ederek bu gücü başkaları üzerinde keyfince kullanma hastalığıdır. İnsani vasıflarını kaybetmiş insan içinde yaşadığı toplumun acısını görmezden gelir.
Alman düşünür Immanuel Kant, evrenin sonsuzdan beri var olduğunu ve bu sonsuzluk içinde her olasılığın mümkün sayılmasını gerektiğini söyler. Ona göre, insan için iyiliğin temel kökeni sevgiden, hümanizmden başka bir şey değildir. Sevgi ilk önce ailemiz ve yakın çevremizde gelişen bir duygusal bir bağlılıktır. İçimizden gelmiyorsa kimseyi zorla, mecbur olduğumuz için sevemeyiz. Ama sevmediğimiz kişileri aşağılayıp, küçük düşürüp yok mu saymalıyız?
Arthur Schopenhauer, mutsuz ve karamsar filozof olsa da, gerçek sevgiyi, insanlığın en büyük ortak ıstırabı olarak tanımlamış. Schopenhauer’e göre, bencillikten kaynaklanan sevgi cinsel güdüden başka bir şey değildir ve insanlığın ortak ıstırabı sevgidir.
Sevgi ile üretilen her şey kalıcılığını........
© Medya Günlüğü
visit website