Post-negatiflik dönemine hoş gelmediniz!
Sosyal medya bugün, hiç olmadığı kadar negatiflikten beslenir hale geldi. Öyle ki, internete etkileşim için içerik üretenlerin çoğu “bugün kime kızsak?”, “kime kin kussak?”, “nasıl bir nefret icat etsek?”, “kimi hedef göstersek?” yarışı içinde adeta. Üstüne üstlük yapay zekânın ürettiği “X isim normal hayatına veda ediyor!” gibi dolandırıcı başlıklar da bu furyaya katıldı bile. Dezenformasyonun küresel ölçekte politik bir silah olarak kullanıldığı bir çağda yaşadığımızı düşünürsek işler daha da vahimleşiyor. Fakat sürekli karamsar sularda yüzmek hem bireysel ruh halimizi hem de toplumsal enerjimizi düşürüyor. Peki, bu post-negatiflik dönemi markaları nasıl etkiliyor?
İnsan beyni tehlikelere ve olumsuzluklara karşı tetikte durmaya programlanmış bir kere. Davranış biliminde buna “negativity bias” (olumsuzluk yanlılığı) deniyor; yani negatif olaylara pozitif olanlardan daha fazla odaklanma eğilimi. Bu durum bugün, sosyal medya algoritmalarının ana damarlarından biri. Upworthy sitesinde 100 binden fazla makalenin incelendiği bir araştırma bu durumu gözler önüne sermiş bile: Başlıklarda kullanılan her bir negatif kelime tıklama oranını........
© MediaCat
visit website