Vesayetten kurtulmak isteyen rüştünü ispat etsin!
Martin Luther King “sadece özgür olma hakkına sahip değiliz, özgür olma görevimiz de var” demişti. Bu vurgu çok önemli ve anlamlı. Bir hakka sahip olmanın, olabilmenin aynı zamanda bir sorumluluğu beraberinde getirdiğini hatta bunu öncelediğini kestiremiyoruz maalesef çoğu zaman. Bu yüzden bir şeyin hakkımız olduğunu belirtiriz ancak istediğimiz şeyin ne olduğunu ve onu elde etmek için ne tür mücadele etmemiz gerektiğini çok dert etmeyiz. Çünkü hakkımızı istemenin yeterli olduğuna dair konformist bir vaziyetimiz var. Örneğin eğitim hakkımız var, eğitim hakkımızın engellenmesini kabul etmiyoruz. Tersine bu hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Şüphesiz çok haklı bir istek bu. Ancak meselenin burada bittiğini düşünen veya bu şekilde davranan yaklaşımda problem var. Zira eğitim hakkımızın varlığı ve ifadesi bu hakkın neye karşılık geldiğini ve bunun nasıl karşılanacağını ilişkin bize bir şey söylemiyor. Eğitim hakkımızın varlığını belirttiğimizde hakkımız olan şeyin ne olduğunu, içeriğinin hangi bileşenlerden müteşekkil olduğunu, işleyişinin nasıl olacağını, kimlerin ne şekilde rol üstleneceğini, içinde yer aldığı genel ekosistemin hangi hassasiyetler ve parametreler doğrultusunda bir yapılanma talep ettiğini belirtmiş olmuyoruz. Bu hakkın içeriğinin ne olacağı, mevcut koşullar içerisinde nasıl bir görünüme sahip olacağı gibi hayati hususların buharlaştırıldığı bir varoluş biçiminin egemen olduğu bir devirde hayat........
© Maarifin Sesi
visit website