Yaşam/Bir Mutluluk Arayışı
Hafta sonu iki ayrı konuda iki yazı hazırladım. Birini gazeteye ve ilgili siteye göndermek için, diğeri de yedekte beklesin “olgunlaşsın” diye. Bu sırada Cumartesi (16 Aralık) günü bir dostumun, sevgili bir öğretmen arkadaşımın imza gününe katıldım. Ayaküstü de olsa birçok tanıdık ve kitapseverle söyleşmek olanağı bulduk. Yine ertesi akşam Atatürk Kültür Merkezi’nde (KTÜ) bir sanatçı dostun, bir bağlama ustası eğitimci/öğretmenin konserine davetliydim. Eşimle oraya gittik.
Konser öncesi ve verilen arada çokça tanıdık yüz, türkü sever, sanatseverle buluşmanın, aynı havayı solumanın hoşluğunu yaşadık. Neden daha sık karşılaşamadığımızı/bir araya gelemediğimizi sorgulayan tümcelerle “sitemler” ve “mazeretler” havada uçuştu. Yaşamın bizi dar alanlara adeta hapsettiğini söyleyerek vahlandık. İmza gününe ve konsere ilişkin yaşanmışlıkları öne çıkaran duygu yoğunluğu ve yürek dürtüm beni bu yazıya sürükledi ve öncelik vermemi zorunlu kıldı.
Elbette tanıklıklar, gözlemler, yaşanmışlıklar duygu ve düşünce ile ilintili olarak söze/yazıya kavuşur. Kalem o yönde daha kolay yol alır, mürekkep bitmez, söz bitmez. Her ne denli çokça yakınıp eleştirdiğimiz yığınca olumsuzluklar/sorunlar olsa dahi insanı tamamlayan, kültürel ve sanatsal nefes alışlar bizi, güzellikleri birlikte çoğaltmaya, üretmeye, yaratmaya çağırır. Yaşam bir mutluluk arayışı, serüveni, süreci değil mi zaten?
Bir türkünün bizi gezdirdiği enginliği, duygu yoğunluğunu anlamak ne büyük varsıllık. Anadolu toprağının/insanının üretkenliğini/yaratıcılığını, yol göstericiliğini, şahlanıp........
© Karadeniz'de sonnokta
visit website