menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Siyasette Duygu Önceliği/Bilinç Karmaşası

13 3
21.08.2024

Bu yazı öncesi elim kaleme bir türlü gitmiyordu. Bir iki karalamadan sonra duraksadım/durdum. Bunca yoğunluk içerisinde neyi öncelemeliydim? Yazının başlığı ve içeriği ne olmalıydı? Yazı bitince de başlık koymayacaktım. Neden olmasın? Okuyucuya ve halka karşı sorumluluk-saygı ve bir yönüyle görev saydığım duygu ve düşünceler beni zorluyordu bilgisayara kayıt için. Aslında asıl zorlandığım, sürekli eleştiri ve karalama yazılarının ve sözlerinin dışında kalma çabası/kaygısıydı.

Böyle bir “dert”, kalemi daha özenli, daha tutarlı, daha verimli kullanmayı, dolayısıyla toplumsal yönüyle “kazançlı” sonuca kilitlenen bir anlayışla yazmayı dayatıyor. Hani “Aydın’ın siyasi sorumluluğu yok” derler ya; benim hiç katılmadığım, çok tutarsız saydığım.

Günlük ya da haftalık yazan, sosyal medyada sıkça görülen ya da TV’lerde bolca karşılaşılan kimlik ve kişiliklere karşılık olarak değil sözüm sadece. Daha dar alanlarda, -dernek, sendika, lokal, oyun salonu/kahve/kafe/çayevleri, oturma alanları, söyleşi merkezleri- da çok yaygın olan, duygusal ve öfke birikimi taşıyan tepkilerin yoğunluğu, halk sağlığı ve davranışı yönüyle ciddi tehlikeler barındırdığını düşünmekteyim. Çoğunlukla duygusal bir hezeyan biçiminde süren kısır polemik ve atışmalar, sataşmalara da yol açmakta. Verimli ve sonuç almaktan çok uzak olan kendini -biraz da egosunu- tatminle sınırlı, siyasi aidiyetini ne pahasına olursa “savunma” refleksi, bilinci öncelemeyen bir tutuma, bir tuzağa düşürüyor kişiyi.

Siyaset dilini/ağzını/biçemini, duygu önceliğinden kurtarıp düşünme/beyin merkezli bir akılcılığa yöneltmek… Çok önemli sosyolojik bir sorunsal. Bu saptamayı yapmak, buna uygun adım atmak, bütün siyasi önderliklerin içselleştirmesi gereken bir sorumluluk........

© Karadeniz'de sonnokta


Get it on Google Play