Bazen sözünde durmayıp güvensizlik yaratan insanlar için, ikiyüzlü tabirini kullanırız. Yani sözüne güven olmaz, bakarsın dediğinin tam tersini yapan kişidir demek isteriz. Genelde toplum bu tanıma alışmıştır, bu yanlışı yapan insanları bu şekilde yaftalar ve zihinsel kodlama alanında saklı tutar.

Ancak; sanayi inkılabından sonra, batıda hızla değişen toplumsal yapının daha çok mal satmak, daha çok para kazanmak için günlük, saatlik ve hatta anlık yalanlara ihtiyaçları vardı. İşte bu yeni ihtiyaç durumu, batıdan başlayıp, kalkınmış diğer ülkelere, oradan da bütün dünyaya yayılan “ikiyüzyüzlülük” tanımını ortaya çıkarmış oldu. Aynı zamanda uluslararası diplomatik ilişkilerde de kendini gösteren bu sahtekârlık adeta, masa üzerinde bilek güreşi yapan insanların, masa altında diğer elleriyle anlaştığı endişesini, gün ortasında konuştuklarını perde arkasında her daim değiştirebildikleri gerçeğini de beraberinde getirdi.

İnsan bir an neyin doğru, hangisinin yanlış olduğunu anlamakta güçlük çeker! Tıpkı “Lozan görüşmelerinde” yapılan inanılmaz sahtekârlıklar gibi. İddia odur ki; Güya Lozan’da İngiltere Türkiye’ye; Hilafeti kaldırması ve Laik bir Cumhuriyet rejimi kurması için baskı yapmış. Bu baskılara dayanamayan Türk heyeti bu isteği kabul edince, İngiltere de, İstanbul’u boşaltarak Lozan anlaşmasını imzalamayı kabul ve taahhüt etmiş! İşte inanılmaz ikiyüzyüzlülük davranışlarından ilginç bir örnek! Gerçekte ise Lozan da ne olmuştu bir bakalım: Lozan görüşmeleri, Lozan sekretaryası tarafından iki ayrı kitap halinde basılmıştır.

İngiliz ve Fransızlar kendi halklarına bilgi için dağıttıkları kitaptan 117 sayfalık bölümü çıkararak, azınlıklarla ilgili alınan kararların kendi halkları tarafından öğrenilmesini sansürlemişlerdi. Sadece bu kadar mı? Değil elbette ki! En önemlisi; Türk heyetinin, biz bundan sonra; Laik, demokratik, çağdaş bir Cumhuriyetle yönetileceğiz beyanını da bu kitaptan çıkarmışlar.

Hatta Fransız ve İngilizlerin Lozan görüşmelerinde Türk heyetine zorla dayattıkları; siz aynen eski sistemle yönetileceksiniz, hilafet devam etmeli, Osmanlı kanunlarını değiştirmeyeceksiniz isteklerini ve ısrarlarını birinci kitaptan çıkarmışlardı. Neden? Çünkü kendilerinin ikiyüzyüzlü olduklarını kendi halkları öğrenmesin, iktidarları devam etsin diye. Fransız ve İngilizler neden böyle yaptılar diye merak edenlerimiz olabilir! Birincisi şu; Gerçek yüzleri buydu. Hilafet ve Saltanatın devam etmesi onların çıkarları için elzemdi.

Çünkü bu iki sömürgeci devlet onlarca Müslüman ülkeyi sömürgeleri olarak yıllarca sömürüyorlardı. Siyasi ve askeri gücü kırılmış, ekonomisi felç edilmiş bir Osmanlı onlar için sadece halifenin manevi gücünü kullanmak için değerliydi. Yönetimleri altındaki İslam ülkelerini, etkileri altındaki Halife ile rahatça yönetebileceklerine inanıyorlardı.

Bunun için hilafetin kaldırılmasına şiddetle karşı çıktılar. İşte Lozan sekretaryasının bastırıp sadece delegelere dağıttığı gizli Lozan kitabında bu tartışmaların hepsi mevcuttur. İşin bir de çok ilginç bir yönü daha var ki, o da bizimle ilgili olandır. Yıllarca “Lozan’ın gizli maddeleri” yalanı ile milletimizi düşmanlarımızın “ekmeğine yağ sürercesine” zehirleyenler, tam 100 yıl sonra bunun bir yalan ve iftira olduğu TBMM başkanı Mustafa Şentop tarafından ilan edilince, şimdi de başka bir yalana sarıldılar. Sözde Türk delegasyonu Lozan da Hilafet ’in kaldırılması sözünü verdiği için galip devletler Lozan anlaşmasını imzalayıp İstanbul’u boşaltmışlar!

Hâlbuki ki bu beyinsizler bilmezler mi ki; ikiyüzyüzlü batı hiçbir zaman Türklerin medeni bir millet olmasını istemezler. Demokrasinin ve Cumhuriyetin getirdiği “eşit vatandaşlık” haklarından yararlanmasını istemezler. Kul olarak kalmalarını isterler ki; istedikleri gibi onları yönetebilsinler. Atatürk’ün çok önemli bir sözü ile konuyu bitirmek istiyorum; Atatürk diyor ki; “Tarih yazmak, tarih yapmaktan mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır”. Tıpkı Lozan tutanaklarında yapılan sahtekârlıklar gibi. Daha ayrıntılı bilgi ve konu ile ilgili belgelere ulaşmak isteyenler; Cengiz Özakıncı’nın” internet sayfasındaki PDF formatındaki bilgileri inceleyebilirler. Unutmayalım ki; Batı iki değil, her daim ikiyüzyüzlü olmuştur ve öyle de kalacaktır!

QOSHE - İKİ DEĞİL, İKİYÜZYÜZLÜ BATI! - Hasan Suiçmez
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İKİ DEĞİL, İKİYÜZYÜZLÜ BATI!

3 0
22.12.2023

Bazen sözünde durmayıp güvensizlik yaratan insanlar için, ikiyüzlü tabirini kullanırız. Yani sözüne güven olmaz, bakarsın dediğinin tam tersini yapan kişidir demek isteriz. Genelde toplum bu tanıma alışmıştır, bu yanlışı yapan insanları bu şekilde yaftalar ve zihinsel kodlama alanında saklı tutar.

Ancak; sanayi inkılabından sonra, batıda hızla değişen toplumsal yapının daha çok mal satmak, daha çok para kazanmak için günlük, saatlik ve hatta anlık yalanlara ihtiyaçları vardı. İşte bu yeni ihtiyaç durumu, batıdan başlayıp, kalkınmış diğer ülkelere, oradan da bütün dünyaya yayılan “ikiyüzyüzlülük” tanımını ortaya çıkarmış oldu. Aynı zamanda uluslararası diplomatik ilişkilerde de kendini gösteren bu sahtekârlık adeta, masa üzerinde bilek güreşi yapan insanların, masa altında diğer elleriyle anlaştığı endişesini, gün ortasında konuştuklarını perde arkasında her daim değiştirebildikleri gerçeğini de beraberinde getirdi.

İnsan bir an neyin doğru, hangisinin yanlış olduğunu anlamakta güçlük çeker! Tıpkı “Lozan görüşmelerinde” yapılan inanılmaz sahtekârlıklar gibi. İddia odur ki; Güya Lozan’da İngiltere Türkiye’ye; Hilafeti kaldırması ve Laik bir Cumhuriyet rejimi kurması için baskı yapmış. Bu baskılara dayanamayan Türk heyeti bu isteği kabul edince, İngiltere de, İstanbul’u boşaltarak Lozan anlaşmasını imzalamayı kabul ve taahhüt etmiş! İşte inanılmaz ikiyüzyüzlülük davranışlarından ilginç bir........

© Karadeniz'de sonnokta


Get it on Google Play