Devlet ve Devletû Olmak
Türklerin kaderini mühürlediği bu coğrafyada her şey değişmiştir: Hanedan, idareyi maslahat, güç ve iktidarın merkezi… En aşağı 10 asırlık hikâyede değişmeyen anlayış ve olgu yoktur. Bir istisna ki o da bizatihi “devlet” anlamının kendisidir. Bizde devlet, bir mevhum yani hipotetik olarak baki varlığını sürdürür! Soyut olarak vardır o, cezbedici güçtür; hazzını sezinleyen ve kapısının eşiğinden giren kim ise “hikmeti hükümet” olur ve devlet onda (muktedir olanda) sübuta erer…
Osmanlı bir imparatorluktu, çağı kapandı, mülk-ü hanedan sona erdi; ama devlet yeniden diriltildi, ayağa kaldırıldı. Başbuğ Mustafa Kemal’in yaptığı en büyük iş budur; devleti ayağa kaldırmak! Bütün olumsuzluklara rağmen içerde ve dışarda verdiği her türlü mücadele ile galebe geldi Mustafa Kemal. Kendi ideolojisine uygun bir devlet tasavvur etti, temellerini öylece attı. Kurulan Cumhuriyetin hassası bellidir: “laik”, “ulus-devlet” temelinde seküler, Batı’ya yüzünü çevirmiş bir rejim. Modern toplum olma hevesini ruhunda yaşatan liderdir Mustafa Kemal ve “ulus projesi” ile tüm bunları doktrine eden kurucudur. İşte cumhuriyet meselesi budur!.. Şimdi karşılaştığımız duruma gelirsek… Bir hesaplaşma ikliminde olduğumuzu düşünürüm. 100 yıldır herkesin baktığı yere göre tasavvur ettiği ve ideolojisi belirlenmiş o devlet anlayışı ile ilgili hesaplaşma… Konunun özü şu ki ideolojik mücadele (savaş) halinde süren bu bitimsiz kavganın son 20 yılı çok farklıdır, değişkendir.
Kimileri Mustafa Kemal’i silmek istiyor, olabilir; kimileri de kendi ikonik “Mustafa Kemal” faydacılığını devam ettirerek, kovuldukları yere (merkeze) geri dönmek ve bu devlete tekrar sahip olmak istiyor; o da doğru... Bizde devlet “Musa’nın asası” gibidir, vurduğunuzda her yeri istediğiniz şekle, kıvama getiren, denizi yaran bir güç... Kim bu asaya sahip olmak istemez?!. Ama kendi meşrebine göre…
Filvaki şu cümle kurulur: “Devletle sorunlu olan Siyasal İslamcılar, bugün farklı terane çalıyor; şimdi mülkün sahibi de devletin sahibi de kendileridir!”... Tam öyle midir? Cümlede maksat vurguyu anlarım; ama anlamakla beraber eksik bir bakış olarak yorumlarım. En azından (Ülkücü) milliyetçilerin ve kimi kendince “Kemalist’im” diyen azınlık güruhun da az çok işin içine girdiğini şerh etmek lazım gelir; çünkü... Elbette mevcut iktidar, muhafazakâr ideolojisini zerk etme gayretindedir ki gözden kaçmaz. Her iktidar ideolojisini pekiştirmek ister; fakat şu devlete ideolojik sahiplik, günümüz iktidarının dahi gücünü aşan meseledir.
Açıkça soralım: iktidar, Kemalist ideolojiyi yıkabilir mi? Bunu tek başına yapması zordur; müttefik ister. Böyle bir kalkışmanın bedeli çok........
© Habererk
visit website