Biz nasıl Türkçüyüz?
Sabırla okumanızı dilerim…
Malum, serde Türkçülük var. Ülkede kimi kısır uçlarda dolaşanlar eksik olmadığı için bugün, mevzuya rijit bir girişe niyetlendim. Konu; ırk meselesi ki bize de pek sallar andavallılar... Hakikatte karmaşık ve ilmi bir iş ki öyle kestirme cevaplara da nazır değil. Hızlıca davranıp soralım madem; sizce Türk ırkı var mıdır? Hani şöyle “resmedin de bilelim şu Türk’ü” diyeceğimiz… Yozgat Sorgun’da yaşayandan Sibirya’nın ötesindeki Saha Türk’üne dek resmedilmiş bir tablo, nasıl?!. Epey geniş bir tablo olmaklığı vazıh değil mi? Mesela her ortalama Alman, Alman’a veya Japon Japon’a benzerken…
Bu meselede bir malumat verelim: bilfarz bir Türk ile Aborjin arasında biyolojik/genetik benzerlik ortalaması, yüksek ihtimalle ’in altında çıkmazmış; ilmen meraklananlar Biyolog Ergi Deniz Özsoy’a bakabilir... Sebebi, insan türüne ait genetik varyasyon çalışmalarının bildiğimiz ırk ayrımını (etnili yapıyı değil, o ayrı konudur) çoktan ortadan kaldırmasıdır. Dahası var ki mesela Japon ile Çinli iki kişinin benzerlikleri ve görece genetik yakınlıkları, bu uzak Asya insanlarını bizden (kıllı, bıyıklı Oğuzlardan) ırak tutmuyor. Dolayısıyla bugün (1960’lardan beri) ırk işine kafa patlatan ulema, ten (beyaz, sarı ve siyah) farkına artık “sarı ırk” veya “beyaz ırk” dememekte ve insanda ırki farklılığın konuşulamayacağı ilan etmektedir.
Konu fazlaca bilimsel, dolayısıyla nakil bilgi aktarımı yapmaya çalışarak haddi aşmak ve can sıkıcı olmak istemem; ama biraz değinmek de gerekli... Genetik araştırmaların hiç birinde biyolojik açıdan insanlar farklı tanımlanamıyor; yani Türk ile Kürt ya da Ermeni insan türü ayrımına genetik kodlarda kapalı. Elbette varyantlar var; ama bunların hepsi işbu genetik havuzun türevi ve serpilme diyagramımız bir o kadar esnek. Yani hepimiz Âdemoğluyuz vallahi!
Biyolojik açıdan konuştuğumuzu tekrar ederken aklınıza şayet ten renkleri geliyorsa itiraz edecekler hiç heveslenmesin! Ten rengi korelasyonu/ilgileşimi (bilinene manada) ırkı asla tanımlamıyor; aksine coğrafi etkenler, iklim koşulları “gen” dediğimiz kodlara baskın. Oradan oraya diyar diyar göç eden atalarımızın dayanıklı olduğu da aşikâr. Olamayanlar seleksiyon icabı çoktan yok olup gitmiş zati. Bizim Atalar, seçilmiş ve kaçınılmaz maceraya dayanmış babayiğitlerdir! Ki Sibirya Ormanlarından Ötüken’e dek menzil tutmuşlar. Bence ilk etnik temel vasfımız bu ola! Yörük/yürük Türk, yürümeyi sevmiş, her şeye dayanmış. Gerçi Vikingler de böyle bir macera........
© Habererk
visit website