menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye yüzyılı maarif modeli (Yeni Müfredat) önündeki engeller

10 1
previous day

Bugünkü sohbetimize şu sorularla başladım:


Doğru sorular dozer gibi önünüzü açıyor ve projektör gibi etrafı aydınlatıyor. Bu ve benzer sorular istikametinde sormaya başlayınca eğitime ve müfredata kimlerin hangi vasıtalarla hakim olduğunu görebiliyorsunuz. Metin seçiminden sayfa düzenine, sınama-sınav durumlarından anlatım diline, kavram öğretiminden konu alanına kadar her yönüyle doğru tasarlanmış ve bizim ruhumuza uygun ders kitapları ile eğitim öğretim materyaline olan ihtiyacı daha iyi kavrayabiliyorsunuz. .

Evet, öyle bir eğitim sistemi hazırlayalım ki kendi ruh köklerimizden beslensin; dünyaya yeniden çaplı adamlar ve çığır açıcı fikir, sanat ve ahlâk akımları armağan etsin diyoruz.

-Peki bu yolda engel ne?
“Eğitim piyasası ve sektörü” diye yeni bir rant, ticari kazanç alanı açıldı. Algı yanıltma tuzaklarıyla aileler piyasacı sisteme hazırlanmaktadır. Özel okullar ve kursların alabildiğine çoğalması piyasacı ve rantçı yapının sonuçları…

Evet eğitim rant haline gelsin diye ders kitapları yüzeysel ve parçalı bilgiyi (malumat yığını, mekanik bilgi) sunmaktadır. Ders kitaplarının bilimselliği ve eğiticiliği bu şekilde yok edilmektedir. Hazırlık kurslarının idamesi gibi, onları besleyen hazırlık kitapları piyasaya hâkim olduğundan piyasacı ve rantçı eğitim sektörünün gizli güçlerinin cirosuna bir bakın ve oluşan güçlü bir pazarı görebilirsiniz.

-Bunun için mi yol alamıyoruz?
Kendi ders kitaplarınızı ve kendi bilim anlayışınızı hayata geçirmiyorsunuz. Kendi ruhunuzu gösteremiyorsunuz. Kendi kavramlarınızı bırakıp başkalarının kavramları (ruhu) ile yola çıkıyorsunuz.

-Eğitim sisteminin ruhunun bize ait olmadığını nasıl anlayacağız?
İnsanların bir ruhu olduğu gibi onlara ait eserlerin de kendilerine özgü bir ruhu vardır. Milletler kendi mefkûreleri ile eserler meydana getirir ve muhafaza ederler. Bize rağmen, bizim milletimiz için, bizim ülkemizde kurulmuş olan bu eğitim sisteminin hem dünya görüşü; hem eğitim, insan ve bilim felsefeleri; bizim tarih, kültür ve değerlerimizle çelişiyor. Hatta milletimizin değerleriyle ortak yönü bulunmuyor. Milletimiz kendi ruhuna sahip olmayan irfan boyutunu kaybetmiş bir maarife tabiyiz. Reenkarne olmuş bir yapıdan söz ediyoruz.

-Yeni Müfredat bu yolda bir çözüm sunmuyor mu?
Çok şükür ki son günlerde Milli Eğitim Bakanlığı yönetiminde sömürgeci Batı eğitiminin paydaşı olmak istemeyen ve bunu maharet zannetmeyen kadroların varlığını görüyor ve bu çabaları elbette takdir ediyoruz. Bu çabaların sonucu olarak bazı cesur adım atıldığını söyleyebiliriz. Milli Eğitim bürokrasisine şimdiye kadar genelde cismi burada ve ama zihni başka coğrafyalarda olan sömürgeci kafaların çizdiği, içerikleri onaylama mercii halinde idi. Hatta en acıklı olanı itiraz edenleri bünyesine alarak asimile ettiği bir yapı idi. Şimdi ise buna dur diyen sınırlı da olsa bazı değişimler ve cesur atımlar var.

Bu adımların, sistemin diğer sorunlarına da çözüm olacağı, sıranın asıl sorunlara da geleceğini düşünüyoruz. Temennimiz yerli ve milli müfredat çalışmalarına başlanması; bu çalışmalar sonucunda da felsefesi ve kavramları ile bize ait bir eğitim modelinin vücuda gelmesi. Milli Savunmada, “zihni milli ve aidiyeti yerli olanların” asırlık sorunları nasıl çözdüğünü görüyoruz

- Bakanlığın son çalışmaları eğitim sektörünü mevut ranta bağımlı yapısından kurtarabilir mi?
Müfredatın felsefesine dair son zamanlardaki yeni müfredat çalışmaları da bunlardan birisi. Dikkat edilirse müfredat değişimi, bilgi yerine becerileri ve........

© Haber Vakti


Get it on Google Play