Sözün bittiği yerdeyiz!
FETO tartışması sürerken, bir de Apo tartışması eklendi.
Narin cinayeti iddianamesinde, 2 ay sonra, hala cinayetin niçin işlendiği belli değil.
Hastahane çetesine ilişkin yağmur gibi ihbar geliyor.
Bu arada BRİCS toplantısı yapıldı.
Filistin-Lübnan cephesinde yeni bir durum yok.
Suriye’de kriz derinleşiyor ve genişliyor. Irak’da ve İran’da tedirgin bekleyiş sürüyor. Ukrayna’nın NATO’ya üyeliği beklemeye alınırken, Nükler silah verilerek caydırıcı gücünün takviye edilerek Rusya’nın baskılanacağı söyleniyor.
ABD seçimleri için son 10 gündeyiz ve ABD’de aynı şekilde kriz derinleşiyor, yayılıyor, şiddetini artırıyor. Dünyanın hali böyle.
Şimdi başımızı iki elimizin arasına alıp düşünelim, ülkemiz, bölgemiz ve dünya nereye gidiyor?
Bu kötü gidişe dur demek için ne yapabiliriz? Birbirimizi suçlamadan önce, “biz nerede yanlış yaptık” sorusunu kendi kendimize soramaz mıyız?
Suçladığımız kesimlerin geri dönüş kapısını kapatmak ne kadar Müslümanca bir davranış olur.?
Hani Firavun'a bile güzel söz ve hikmetle hakkı söyleyecektik. Hani bir topluluğa olan öfkemiz bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmeyecekti.
Elbette iktidar, güç ve servet sahipleri olanlardan en fazla onlar sorumludur. Ama onlarla beraber hareket edenler yanında onlar karşısında susanlar da sorumlu. İtiraf edelim ki, sivili, siyasetçisi, askeri, polisi, cemaatı, STK’sı, sağı, solu, milliyetçisi, liberali, alevi’si, sünni’si, media’sı, yargıçları, bürokratları bu sonuçtan biz hepimiz değişik ölçülerde sorumluyuz. Ama bir türlü “inni küntü minezzalimin” diyemiyoruz. ''Biz cahillerden, zalimlerden olduk'' diyemiyoruz. Hep ötekileri suçluyoruz. Allah'tan başka herkesten korkuyoruz ve hep Allah'tan başka birilerinden medet umuyoruz.
Bu yazım, bu anlamda herkese.
Önce de kendi nefsime...
Bakın tencere yuvarlanıp kapağını buluyor. Biz kendimizi değiştirmeden de Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek. Değişmesi gereken biziz biz. Başımıza gelen felaketler, hep kendi ellerimizle yaptıklarımız yüzündendir. İtiraf edelim biz Allah’ın ipini bıraktık, Allah'ta bizim ipimizi bıraktı. Onun içindir ki, Allah bu Şeytanları ve zalimleri başımıza bela etti. Şeytan da, ABD’de de, İsrail'de Allah’ın iradesi içindedir.
Ne sanıyordunuz evde karı-koca, gelin-kaynana kavgası içinde, miras hesaplarken kardeşler arasındaki kavgaya şahidlik eden çocukların sizin inandığınızı zannettiğiniz, seramoni, ritüel ve ikonografilere indirgenmiş, gelenekle sulandırılmış, Atalarınızın dinine inanacaklarını mı zannediyordunuz?
Bakın, iktidar ya da muhalefet kanadından ya da dış güçlerden bir günah keçisi bulup bütün suçları ona yükleyerek günahtan ve sorumluluktan kurtulamayız. İçeride de dışarıda da hainler de var, Hılful fudul ve müellefetül gulub adayları da.
Şeytanın ve onun dostlarının varlığı günahlarımızın bahanesi olamaz.
Evet, aşağıdaki sözlerim herkese.
Hepimize..
Anayasa değişikliğini filan unutun. Sözün bittiği yerdeyiz. Siyasetin de, Ekonominin de dibe vurduğu noktadayız. Yarın İstanbul depremi de olursa, ne yapacaksınız? Şimdi her şeyden önce Adaleti tesis edelim. Bunun sorumluluğu iktidarı ile muhalefeti ile yargı erki, barolarla herkesin sorumluluğunda.. Adalet mülkün temelidir. Adalet yoksa sahip olduğunuz hiçbir şeyin değeri yoktur.
Yargı çöktü. Adalet yoksa barış da yok. Adalet ve barış yoksa hiçbir hürriyettin........© Haber Vakti
visit website